Sayın cumhurbaşkanının aşağıda ki 10 Kasım konuşması medya da yok. Neden?
Değerli okurlar, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 66. ölüm yıl dönümünü andık. Allah rahmet eylesin. Mekânı Cennet olsun. Burada Atatürk’ümüzü anlatmayacağım. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu seneki ölüm yıl dönümünde ki konuşması çok değerliydi. Özellikle ne kadar mütedeyyin görünümlü anti Atatürkçü bürokratlara birer şamardı. Sayın Cumhurbaşkanı neler söyledi okuyalım;
“Atatürk’ü putlaştırmak isteyenler kadar, Atatürk’ü tamamen yok sayanlar da Gazi’nin gönlümüzde ki yerini sarsamayacaklardır. Milli Mücadeleyi zafere ulaştıran “Hattı Müdafaa yoktur, Sathı Müdafaa vardır. O satıh Vatan topraklarının tamamıdır.” Şiarı hayatın her alanında rehberimiz olmayı sürdürüyor. Şayet Gazi’nin ömrü ve sağlığı en azından 10 yıl daha ülkeyi yönetmeye elverseydi, hiç şüphesiz 2. Cihan Harbi sonrası bambaşka bir Türkiye görecektik. Maalesef Gazi’nin vefatıyla bu fırsatı kaçırdık. Çok partili siyasi hayata geçtikten sonra da başımıza musallat edilen darbeler, zayıf koalisyonlar, kifayetsiz kadrolar Ülkemizin küresel kalkınma yarışında geride kalmasına sebep olmuştur.”
Enteresan bir şekilde bu konuşmayı ne yandaş basın, ne de diğer basın yazmadı. Neden yazmıyorlar? Bu ülkenin kronik hastalığı haline gelmiş, okumayan mütedeyyin ancak kendilerini Atatürkçü olarak tanımlayan ve anti AKP’li mevcut muhalefet partilere yakın yurttaşlarımızın cehaletinden de usandığımı ve bıkkınlık yaşadığımı ifade etmeliyim. Muhalefetin bu konuşmayı anti Atatürkçü AK Partililerin gözüne gözüne sokmaları gerekmez mi? Ben bu konuşmayı çok önemsiyorum. Bu ülkenin bütünleştirici en önemli ana unsuru Mustafa Kemal Atatürk’tür. Asla yanıltmaz ve asla aldatmaz. Bu konuşmanın altına aynen imzamı atıyorum ve katılıyorum. Eğer bu konuşmanın yapılmasında ki asıl amaç takiyye yapmak değil ise, Sayın Cumhurbaşkanı tebrik edilmelidir. Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanının yapmaya ihtiyacı da yoktur. Kudret ondadır. Aksi bir konuşma yapmış olsaydı, öfkelenip yine oturacaktık. Başka da ne yapabiliriz. Fakat öyle değil. Tam tersine kendi kifayetsiz kadrolarına da tokatı vuruyor. Ben samimi olduğuna inanıyorum. Zira 8 yıldır Atatürk’ün koltuğunda oturuyor. Çok kuvvetli ihtimal, gençliğinde kendilerine anlatılan ve öğretilenlerin aksine Atatürk’e ait bilmediğimiz gerçek belgelerine ulaşarak, gerçek Atatürk’ü tanıma ve öğrenme fırsatını bulduğunu düşünüyorum. Darısı anti Atatürkçü mütedeyyinlerin Ve Ak Partililerin başına olsun.
Değerli okurlar, Kısaca Dünya’dan da bahsedeyim. Dengeler yeniden değişiyor. TRUMP ABD Başkanı olacak. 20 Ocak 2025’te koltuğuna oturacak. Bu süre, günümüz koşulları için çok uzun bir süredir. Eğer üçüncü bir suikaste uğramaz ise bu gerçekleşecek. Bu ihtimal halen vardır. Ben her zaman hangi ABD sorusunu sorarım. ABD’nin Küreselcilerimi? Siyonistlerimi? Ulusalcılarımı? Küreselciler ile Siyonistler iç içe geçmiş ABD ile Ulusalcı ABD savaş halindeler. Her üçünün de ortak noktası İsrail’dir. Asla dokunulamaz. Yeni durumda Çin ve Avrupa tedirgin iken Rusya ve Türkiye rahatlamış görünüyor. Bu süreçte Türkiye-ABD ilişkilerinin önünde ki en önemli sorun; Ulusalcı ABD’nin İsrail politikası ve İsrail’in katliamlarına verecekleri kayıtsız şartsız destek olacaktır. Avrupa ise yeni durumda Rusya Ayısı ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu durum ise Türkiye için eskiye göre yeni fırsatların kapısını açacak gibi duruyor. Eğer ABD baskısı ile Avrupa için, Çin tedarik zincirinde zayıflarsa ki öyle olacak, Türkiye bu zincirde en önemli partnerlerden biri olacaktır. Yani ihracatlarımızda ve Ülkemize gelen yatırımlarda artışları görebiliriz. Tüm bunlar kulağını delip geçen kurşundan kurtulan TRUMP‘ın ABD Başkanlığını yapmasına bağlıdır. O kurşun bu sefer 4 yıl öncesinden çok farklı bir TRUMP’ı bizlere gösterecektir. Anlayacağınız Küreselci yapı ile yani O Siyonist ve Küreselci üst akıl ile yani ABD Merkez Bankasına sahip sermaye grubu ile gerek CIA içinde, gerek FBI içinde, gerek Pentagon içinde gerekse meclis ve senato içinde ve diğer bürokrasinin içinde kana kan, dişe diş mücadeleye girişeceğini tahmin ediyorum. O öldürmeyen kurşun muhtemelen Dünya tarihine çok enteresan olayları yazdıracaktır. Küresel yapı duracak mı? Asla! Umarım görecek ömrüm olur.
Kalın Sağlıcakla…