Bugün, 12 Aralık 2024 Perşembe

Abdullah ALTAŞ


NEFSE AĞIR GELEN SİYASET!

NEFSE AĞIR GELEN SİYASET!


 

Şeytan kaygılanıyordu, başına gelecekleri sanki anlamış gibiydi. Nasıl olabilirdi bu?  Düşünceler içinde kıvranıyordu! Ateşi daha da yükselmişti!

Şeytan kahrından yanıp tutuşuyordu! Bir ateş düşmüştü yüreğine! Canından can gidiyordu! 

Ayak diretiyordu!  Nasıl böyle bir şey yapabilirdi?

Hiç yapamayacağı bir iş kendisine nasıl teklif edilebilirdi? Olacak şeymiydi şimdi bu? 

Doğasına aykırıydı, mütevazi olmak!  Hiç yapamıyacağı, çok ağrına giden bir işi nasıl yapacaktı?

Şeytan o gün hiç olmadığı kadar huzursuzdu! O gün şeytan için bir dönüm noktasıydı! O gün şeytan kendi kaderini kendisi ebedi olarak belirleyecekti!  Artık bunun geri dönüşü yoktu!  Şeytanın canına tak etmişti! Artık şeytan kararını vermişti! 

Adem’e saygı göstermeyecek burun kıvıracaktı! 

O'na göre Adem kim oluyordu ki, Adem 'i pohpohlasın ona selam versin. Kendisi ateşten yaratılmıştı! Adem' den üstün görüyordu kendisini. Bilmiyordu ki, bir maşrabalık suyun ateşin havasını söndürdüğünü, toprağın altında kaldığı zaman ateşin yok olup söndüğünü! 

Öyle şımarmıştı ki, alevi kendinden başka birini görmüyordu!  Yanardağ misali yandım dumansız diyordu! 

Ve beklenen an geldi. Şeytan, Allah 'ın emrine "Hayır!" diyordu!  Allah’ın, nimetlendirdiği, konum ver diği bu varlık "Nankörlük" yapmıştı! 

Yüce Allah, emrinin hilafına hareket ettiği için o' nu nimetlendirdiği varlıklar arasından çıkarıp kovmuştu! 

Allah o'na Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben on dan Adem 'den hayırlıyım. (Çünkü) Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın" (üstünlük benim hakkımdır. demeye yeltendi). 

(Araf suresi 12.ayet)

(Allah:) "Öyleyse oradan (cennetten defolup aşağı) in, orada büyüklenmen senin (hakkın) ola maz. Hemen (huzurumdan ve nimet ortamımdan) çık. Gerçekten sen, küçük (basit ve değersiz) düşenlerdensin (artık zelil ve hakirsin)" dedi.

(Araf suresi 13.Ayet) 

Şunu diyordu şeytan " Rabbim! Beni nefsime ağır gelen imtihanla kışkırttığın, Adem’e hürmet ve  tâbiiyet emrinle beni hırçınlaştırdığın şeye karşılık, andolsun ben de yeryüzünde onlara, Adem’in ev latlarına Sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını süsleyip çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp saptıracağım."

(Hicr suresinin 39. Ayeti) 

Şeytan, Adem'in yüzünden kovulduğu için ondan intikam almak istiyordu! 

Evet, Adem ile zürriyeti arasında düşmanlık böylelikle başlamış oluyordu, hem de kıyamete kadar sürecek olan düşmanlık ve savaş... 

Şeytan emindi kendinden.. İntikam almak istediği insan üzerinde yönlendirici olup, onları doğru yoldan saptıracağını iddialı bir şekilde söylüyordu.. 

Evet, şeytanın etkilemediği zihnine girmediği kimse kalmamıştı! Girmediği ev kalmamıştı! İnsanı, ya şam sürecinde ilgilendiren hangi boyut, hangi kategori varsa hepsine dahildi... 

İnsanın aile boyutu, bireysel boyutu, toplumsal boyutu, ibadet boyutu, ahlaki boyutu, ekonomi boyutu, siyasi boyutu, evet hepsiyle ilgilenmekteydi.. 

Ama nasıl ilgilenmekteydi?  İnsanı ilgilendiren bu boyutların herbirini "Hak" tan uzaklaştırmak sure tiyle ilgilenmekteydi! Allah 'ın dediğinin tersini yaptırmak suretiyle ilgilenmekteydi!... Allah' ın dediklerinin tersini yapmak o 'nun için bir zevk haline gelmişti! İnsana da bu şekilde telkin ediyor zihnine giriyordu! 

Nihayetinde şeytan, birçok insanı asimile etmeyi başarmıştı!