Bugün, 21 Temmuz 2025 Pazartesi

Mehmet Ali AYDIN


NEREDEN NASIL KAZANDIĞINIZA BAKIN!


Kıssadan hisse alabilmek ümüdiyle:

Ebu Abbas Nihavendi'nin (ks) zekat vermesi lazım gelen servet sahibi bir müridi vardı. Bir gün şeyhin huzuruna gelip:

"-Ey Şşeyh! Zekatı kime vereyim?" dedi. ŞŞeyh:

 "-Gönlün kimde karar kılıyorsa ona..." dedi.

Adam oradan ayrıldı, yol üstünde susamış, dilenen, üstü başı perişan, ama bir fakir gördü. Gönlü onda karar kıldı. Zira içinden:

"-Gözü yoktur, bu zekat, en fazla onun hakkıdır, ona bir şey vereyim." diye düşündü.

Açılmamış tam bir kese altını vardı, çıkarıp ona verdi. Ama keseye dokundu, elinde tartı, ağır olduğunu gördü, bunun altın olduğunu anladı ve sevindi. Adam da oradan savuşup gitti. Sabahleyin buradan geçerken, yolu üzerinde bulunan bu amanın başka bir amaya şunu anlattığına şahit oldu:

"-Dün buradan geçen bir bey, bana ağzına kadar dolu bir kese altın verdi. Falan meyhaneye gittim, filan mutribe (dansöz) ile içip bir alem yaptım!"

Bunu işiten müridin canı sıkıldı. Şeyhinin yanına gidip o amanın halini anlatmak istedi. O sırada şşeyhi bir külah satmıştı. Adeti olduğu tarzda ona bir akçe verip:

"-Bunu al ve karşına çıkan ilk kişiye ver." dedi. Mürid akçeyi alıp oradan ayrıldı. Yolda önüne çıkan (Hz. Ali soyundan) bir seyyid oldu. Hemen şeyhin parasını ona verdi. Seyyid, bu parayı alıp oradan savuştu. Mürid:

"-Bunun peşinden gidip, onun bu parayı nereye harcyacağına bakmalıyım!" diye düşündü ve onun peşine takıldı. Adam bir harabeye vardı, içeri girdi. Elbisesinin altından ölü bir keklik çıkarıp oraya attı ve dışarı çıktı. Mürid:

"-Ey civanmerd!.. Allah için doğru söyle, bu ne haldir! Şuraya attığın ölü keklik nedir? dedi. Seyyid:

"-Başıma geleni söylesem, Hak Teala'dan şikayet etmiş olurum, bunu böyle bil! Ama madem ki, büyük bir and verdin, zaruri olarak söylemem lazım geldi. Ben, aile sahibi yoksul bir kişiyim. Bu gün yedi gün oldu ki, ben, hanımım ve çocuklarım yiyecek bir şey bulmuş değiliz. Kendi kendime:

"-Bana ve karıma sabretmek düşer, ama çocuklarım sabredemezler. Zaten bu, onlar için mübahtır, onların yemesi için şu ölü kekliği götüreyim. Dilenme zilleti benim çok zoruma gidiyor. Zira nefsim için başkalarına avuç açmak ve onlardan bir şey dilenmek istemiyorum. İçimden Rabbime yalvarıyordum:

"-Ya Rabbi! Benim ve çoluk çocuğumun halini biliyorsun! Sıkıntımın son haddine vardığından ve halktan bir şey istemekten hoşlanmadığımdan da haberdarsın!" diyordum.

İçimden tam bunları söylerken sen gelip şu parayı bana verdin. Helal yoldan ( ve dilenmeksizin) bu para elime geçince, gittim, o kuşu attım, şimdi varıp bu akçeyi rızık temin etmek için sarf edeceğim."

Mürid bu hale şaşırıp kaldı. Derhal Ebu Abbas hazretlerinin yanına geldi. Şeyh, o bir şey söylemedem:

"-Sen devlet adamlarıyla, zalimlerle alışveriş yapıyorsun. Elindeki mal da şüpheli ve bazen ise haram oluyor. Bu yüzden zekatın da şaraba gidiyor. Her harcadığın, geldiği yere gider. Benim tek akçem de el emeği ile kazanılmıştır. Sadakası da salih bir insanın eline geçti." demiştir.

Sevgili dostlarım nereden kazandığımızı öğrenmek istiyorsak, nereye harcadığımıza bakalım. Yüce Allah helalinden kazanarak helal yollarda harcamayı hepimize nasip eylesin...

2017 yılı da insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirsin. Yüce Allah insanlik ve İslam düşmanlarına fırsat vermesin... Bizlere de gerçek müminler gibi yaşamayı nasip eylesin. Hesabının altından kalkamayacağımız yükler yüklemesin..