Bugün, 11 Mayıs 2025 Pazar

Mehmet Ali AYDIN


NEREDEN BAKIYORSANIZ , ONU GÖRÜRSÜNÜZ!

NEREDEN BAKIYORSANIZ , ONU GÖRÜRSÜNÜZ!


 

"Yer yüzünde kötülük ve çirkinlik yoktur! Kötülük ve çirkinlik sizin bakışlarınızdadır! Bakmasını bilin..."

Çok sevdiğim veciz sözlerden birisidir yukardaki söz. Aynı şeye baktığı halde iki insanın farklı şeyler görmesi ve gördüğünü farklı anlatması, bakışı ile doğrudan alakalıdır.

Çoğu zamanda bakarken ne görmek istiyorsak, ona şartlanmış olarak nesnelere bakarız. Aynı şeye baktığımız halde birimiz güzel gördüğümüz halde diğerimiz onu çirkin olarak görebiliriz.

Güzellik ve çirkinlik göreceli kavramlardır ve hepimiz için farklılık arz eder. Önemli olan nasıl gördüğümüz değil de nasıl baktığımızla alakalıdır.

Nasıl bakarsak öyle görürüz.

Dünyanın yaşanılır olması olmaması, her şeyden önce bizim bakışlarımızla alakalıdır. Bakışlarımızda kin, nefret ve düşmanlık varsa dünya yaşanılmaz, güzellik, sevgi ve hoşgörü varsa dünya yaşanılır olur.

Bu nedenle insan olmanın erdemini yakalamalı ve dünyanın yaşanılır hale gelmesini sağlamalıyız. Ve gerektğinde ortak noktalarımız olmalı ve orada buluşabilmeliyiz. 

Dünyanın sadece bizim olduğunu düşünmeye başladığımızda onu cehenneme çevirmemize çok az kalmış demektir.

Fizkçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakınlarındaki bir köy evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için mutfağa geçer.

Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden yaklaşık bir metre kadar yukarıda, altında dizili taşlar üzerinde bulunmaktadır.

Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğini düşünürler, tartışırlar ve herkes fikrini sırayla açıklamaya başlar.

Kimyacı,"Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış olmalı,"der.

Fizikçi,"Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiştir." diyerek fikrini söyler.

Jeolog," Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın ihtimalini azaltmayı amaçlamış olabilir" der.

Matematikçi," Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış." dedikten sonra.

Antropolog, "Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarı kurmuş."der.

Bu sırada ev sahibi içeri girer, ona sobanın niye böyle yukarıya kurduğunu sordukları zaman, biraz sıkılarak cevap verir.

"Borumuz yetmedi"

Neymiş efendim boru yetmemiş. o kadar bilimsel tartışmaya gerek olmadan da sebebi öğrenilebilirmiş. Faydası olmayan bilgi sırtta taşınan yükten başka bir şey değildir demiş büyüklerimiz.

O kadar faydasız ve lüzumsuz şeyler öğreniyoruz, sonra da çok şey bildiğimizi zannederek gereksiz tartışmalar giriyoruz. Bir de egomuz o kadar yüksek ki her tartışmadan galip çıkmak istiyoruz. 

Böylece hem kendimizi hemde başkalarını rahatsız ediyoruz. Halbuki güzel bakıp güzel görmeye özensek ne kaybederiz ki.

Sağlıcakla kalın...