Benjamin Netanyahu'nun, geçen haftalarda İran halkına İngilizce seslendiği nutukta, bence dikkate alınması ve irdelenmesi gereken iki husus vardı:
1. "İran, Ortadoğu'da savaşı yaymak istiyor!" dedi.
2. İranlıların, Büyük Fars İmparatorluğu'nun varisleri olduklarını belirtti ve İran halkına, Fars kimliğini üstlenerek Molla Rejimi'ne karşı ayaklanma telkininde bulundu.
*
İran Rejimi’nin, irrasyonel (akıl dışı) ve aydınlanma karşıtı olduğu açıktır. Orada (derinden) Batıyla ve açıkça feodalizmle işbirliği içindeki kapitalizm, İslamı bir baskı ideolojisi olarak kullanmaktadır.
Peki, İsrail nedir? Bu ülke, İngiltere-ABD emperyalizminin Ortadoğu'daki taşeronu konumundadır. Demokrasiyle yönetiliyor gibi görünse de, İsrail de İran gibi irrasyonel bir devlet yapısına sahiptir. Ta Tevrat'a dayandırılmak istenen "Vadedilmiş Topraklar" ideolojisi; megaloman Hitler'in "Lebensraum" (yaşam alanı) ve "Drang nach Osten" (Doğu'ya akın) ideolojilerinin benzeridir. Kısacası İsrail, emperyalizm ve kapitalizm çiftinin Ortadoğu'ya monte ettiği bir bölme, germe, kaosa ve savaşa sürükleme aparatıdır.
*
Makalemi toparlamak adına, başta değindiğim iki hususa döneyim:
1. Netanyahu'nun, İran'ı savaş istemekle itham etmesi, psikolojiden tanıdığımız projeksiyon/ yansıtma mekanizmasına tipik bir örnektir. Savaşı Ortadoğu'ya yaymak isteyen işgalci (derin) İsrail, bu niyetini İran'ın üzerine "yansıtmak"tadır.
2. İran halkına, "Fars İmparatorluğu'nu tekrardan ihya et!" mealindeki söylemi, tam bir ideolojik, emperyalist yalandır. Aklınca, İran'da yaşayan 20 küsür milyon Azeri/ Türk asıllı insanları, Farslara (!) karşı da kışkırtma çabasındadır. (Tıpkı, bizim Kürt asıllı vatandaşlarımızı TC milli kimliğine karşı sürekli kışkırtmaya çalışması gibi!).
İkinci maddede kısaca irdelediğim bu taktik, bana, resmi Pentagon Sosyoloğu Musevi asıllı Samuel P. Huntington'un 90’lı yıllarda FETÖ’cü gazete ve entellerin davetlisi olarak geldiği Türkiye'de söylediklerini hatırlattı. Mealen: "Türkiye, artık miadını doldurmuş Atatürk mirasını reddetmeli, milli devlet kimliğini terkedip, şanlı geçmişine, Osmanlı kimliğine sarılmalıdır!"
Bu, Hitler örneğinde gördüğümüz gibi, Emperyalizmin, ülkelere büyüklük fantazileri enjekte ederek onları savaşa, kaosa ve felakete yönlendirme/ sürükleme taktiğidir. (Almanların, I. Dünya Savaşı'nda Enver Paşa'yla yaptıkları gibi!).
KÖR NOKTA KÖŞESİ
Gazeteci-yazar Yılmaz Özdil, Netanyahu'nun İran halkına çektiği nutuktan sonra bir youtube videosu yayımladı. Orada, İran'ı eleştirmekle yetinmedi; Netanyahu'nun söylemini de yer yer onayladı. Özdil'in bu tavrı, Türk "entel"lerdeki (dikkat; "aydın"larındaki demiyorum!) derin cehalete ve sefalete tipik bir örnektir.
DURSUN MEHMET ŞEKEROĞLU
Ordu Lisesi'nde okuduktan sonra, Hacettepe Üniversitesi'nde soyoloji ve idare lisansı yaptı; ayrıca, felsefe, psikoloji ve psikolojik danışma ve rehberlik sertifikaları aldı. 1982'den itibaren Almanya'da/ Hannover'de sosyoloji öğrenimine devam etti; ayrıca siyaset bilimleri ve sosyal psikoloji okudu; 1986'da Magister, 2006 yılında ise Doktor Phil. derecesini aldı. Almanya'da, lise seviyesinde, "ikinci seçmeli dil olarak Türkçe" ve Etik (Werte und Normen) dersleri verdi. Birkaç yıl, Hildesheim'deki bir yüksek okulda sözleşmeli doçentlik yaptı. 2022 senesinde emekli oldu.
Çeşitli gazete, dergi ve internet sitelerinde yazıları yayımlandı. İkisi Türkçe, ikisi Almanca olmak üzere dört kitabı bulunmaktadır.
"Kötü" olgusu üzerine araştırmalarını, kitaplaştırmak üzere sürdürmektedir