Muzaffer GÜNAY (AŞK HİKAYELERİ)

Tarih: 08.10.2022 07:05

ÖĞRETMENDİR BENİM YÂRİM  (6)

Facebook Twitter Linked-in

 Yine de yumuşamayınca beni bir titreme aldı, dilim damağım kurudu. Daha ne yapabilirdim ki.. Zihnim epey dağınıktı. Konu değiştirdim:

            Öğretmen okulu giriş imtihanına sayılı günler kalmıştı. Sordum.

            “ Hazır mısın Zeynep?”

            “Anlamadım.”

            “Sınava…”

            Gevşeyivermişti:

            “Hafiften heyecanlıyım… Ama hazırlandığımı düşünüyorum.”

            “Ne güzel! Öğretmen olunca…”

            Sinirlenmişti Zeynep:

            “ Eee, ya sonrası?”

            “Beni unutur musun?” Diye sormaya niyetlenmiş, fakat cesaret edememiştim bir türlü.  Ama o anlamıştı:

            “Sen, beni mi sınıyorsun aklınca ? Yok, sahiden  böyle bir kuşkun varsa çok yazık!”

            En yalın manasıyla mahcup olmuş, ne diyeceğimi bilemez duruma düşmüştüm.

         Kelimelere dökmeden diyeceğini demişti içsel diliyle. Şöyle ki: “Seni asla unutmam, unutamam. Öğretmen, doktor mühendis de olsam, unutamam”.

            Başım önüme düşmüştü. Neden sonra, kendime gelmiş ve şöyle demiştim:

            “ Hakkını helal et!  (Dedem, gönül incitenin helallik dilemesi gerektiğini öğretmişti bana) Senden tek dileğim budur.”

            Yumuşak bir dil ile:

            “Kapattık bu can sıkıcı konuyu. “ demesi, beni rahatlatmıştı.

 

                                   *******************                      

            Zeynep, öğretmen okulu giriş sınavına katılmak üzere  köyden ayrılmıştı. Kazanması için ardından dualar okudum.

            Üç gün sonra köye dönen sevda çiçeğimin imtihanı nasıl geçmişti acaba? Kendim girmiş gibi meraktan çatlıyordum.

            Fakat, öğrendim ki Zeynep, teyzesini ziyaret için karşı köye misafirliğe gitmiş. Merak içimi kemiriyordu. Bir an önce dönüp gelmesini bekliyordum.

            Bir akşam üstü köyün merkezine (Tükkanyanı) indim. Bir kahvehaneye girdim öylesine. Kahve alışkanlığım yoktu işin aslı. Ayaklarım beni oraya çekmişti. Acemisi idim böyle şeylerin. Aaa! Bir de ne göreyim; sevda çiçeğimin babası (Ağacagillerin Selim Çavuş) oturduğu masadakilerle laf ediyor. Utanır gibi oldum, hemen dışarı atmak istedim kendimi ama Selim Çavuş  konuşmaya başladığında vaz geçtim.

            “Benim çocuk öğretmen olacak, aylık alacak, kimselere el açmadan gül gibi geçinip gidecek.”

            Uğultulu sesler:

            “Hayırlı olsun Selim Çavuş, Gözün aydın!”

>>devamı gelecek sayıda

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —