Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Mehmet Ali AYDIN


ÖĞÜT ALANA VERİLİR

ÖĞÜT ALANA VERİLİR


Mevlâna Hazretleri Mesnevisinde şöyle bir kıssa nakleder:

“Kuşun biri hile ve tuzakla yakalanmıştı. Kuş, kendini yakalayana dedi ki:

“-Ey Efendi! Sen hayatında birçok sığır ve koyun yemişsindir; birçok deve de kurban etmişsindir! Sen onların etleriyle dahi doymadın, benim bedenimle mi doyacaksın?

Beni serbest bırak da sana üç öğüt vereyim. Vereyim de bil bakalım akıllı mıyım, aptal mı?

*O üç öğüdün birincisini senin elinde vereyim.

*İkinci öğüdümü damın üstünde vereyim.

*Üçüncüsünü de ağacın üstüne konunca söylerim.

Sen, bu üç öğüt sayesinde mesut olursun!

Elinde iken vereceğim öğüt şudur:

“-Olmayacak şeye, kim söylerse söylesin, inanma!”

Kuş o değerli ilk öğüdü söyleyince, kendini yakalamış olan el gevşedi. Böylece kuş azad oldu, uçtu ve duvarın üzerine kondu. Orada ikinci öğüdünü söyledi:

“-Bir de geçmiş gitmiş şeye gam çekme! Bir şey senden geçip gittikten sonra, onun hasretini çekme! Geçmişe acımak, geçmişe hasret duymak yanlış bir iştir; giden geri gelmez! Onu yad etmek de boş şeydir.”

Ondan sonra dedi ki:

“-İçimde on dirhem ağırlığında çok kıymetli, eşi bulunmaz bir inci vardır! O inci; seni de çocuklarını da devlete saadete kavuştururdu! Fakat, kısmetin değilmiş; dünyada eşi bulunmayan o inciyi kaçırdın!”

Bunun üzerine avcı feryat u figan etmeye başladı. Kuş, avcının bu hareketi üzerine;

“Ben sana; “Geçmiş bir şeye gam çekme!” demedim mi?!.” dedi.

Mademki inci elinden gitti, neden gam çekiyorsun? Sözümü anlamadın mı?!. Yahut sağır mısın? Sonra bir de sana;

“Olmayacak şeye sakın aldanma!” Demedim mi?!. Dedi ve devamla;

A arslanım; benim kendim üç dirhem gelmez serçe kuşu iken, içimde on dirhemlik inci nasıl bulunabilir?”

Adam kendine geldi de;

“Pekiyi!” dedi. “Haydi üçüncü öğüdü de söyle!”

“Evet!” dedi kuş. “Öbür öğütleri tuttun da üçüncüsünü sana bedava söyleyeyim, öyle mi? Gaflet uykusuna dalmış bir bilgisize öğüt vermek, çorak bir yere tohum ekmektir! Yahut çölü sulamak gibidir. Ahmaklığın, bilgisizliğin yırttığı şeyi, artık hiçbir yama tutamaz!

Ey öğütçü; oraya hikmet tohumu ekme!”

Yüce Allah Zariyat suresi 55. Ayette şöyle buyuruyor:

“Sen öğüt ver! Çünkü nasihat (ve hatırlatma) mü’minlere fayda verir.

Öğüt ve nasihat mü’minler için geçerli, fasıklar, münkirler ve münafıklara öğüt ve nasihat vermenin bir anlamı yok. Onların tek bir amacı vardır doğruları inkâr etmek ve yanlışları müdafaa etmek. Onların işi yeryüzünde fesat çıkarmak, doğruları inkâr etmek ve insanları aldatarak birbirine düşürmektir.

Mü’min görevi de bunlara inanmamak ve onlara fırsat vermemektir. Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp birlik ve beraberlikten taviz vermemektir. Eğer günümüzde ülkemizde ve dünyada yaşananları anlayıp, yapılmak istenenleri kavrayabilirsek durumu daha iyi analiz edebiliriz.

Bugün oynanan oyunların tamamı, Müslümanlar arasında nifak tohumu ekmek, onları fırkalara ayırmak ve sonrada lokmalar halinde yutmaktan ibarettir. Akıllı ve ferasetli Müslümanların bu oyunlara gelmemesi ve onlara fırsat vermemi gerekir. Yoksa bir öğütler manzumesi olan Kur’an’ı hiç anlamamışız demektir.

Başka söze gerek yok.