Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Tevrat İŞLEYEN


ÖLÜM VAR UNUTMA !

ÖLÜM VAR UNUTMA !


 

 

Duyduğum her ölüm haberi sonrası aklıma Kutsal Kitabımızda yer alan “Her ümmetin bir eceli vardır. O ecel geldiğinde, ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.” Mealindeki ayeti geliveriyor. Evet! Yüce Rabbimiz nasıl ki,  yaşamı bir imtihan( sınav)  vesilesi olsun diye yarattıysa, ölümü de aynı şekilde bir imtihan olsun diye yaratmıştır.

 

 İlk bakışta bize acı veren, sevdiklerimizi yanımızdan alan, nice pişmanlıklara vesile olan ölüm, aslında büyük bir nimettir. Nimet diyorum. Çünkü! Günübirlik günah işlemekten, harama bulaşmaktan, isyan etmekten çoğu kez bizi ölüm ve ondan sonra ki hesap endişesi korur. Ve böylece ölüm,  bizim için bir nimet haline gelir. Bu nimeti iyi değerlendirmeli, hesabını veremeyeceğimiz işlere kalkışmamalıyız. Konuyu daha iyi anlamak için şu dörtlükten bir ders çıkaralım istedim.

 

Sen sen ol, kazancına haram katma

 

Asla ibadetlerini aksatma

 

Sakın tövbe etmeden yatma

 

İşin sonunda ölüm var UNUTMA.

 

Evet! Kaç yaşında olursak olalım, bir gün ölümün bize uğrayacağını ve o kapıdan her canlının mutlaka gireceğini bilmek lazım. Aslında ölüm; insanın ruhunu kötülüklere karşı koruyan ve iyiliklerle besleyen bir reçetedir. Bu reçetenin mahiyeti yeterince anlaşıldığında Allah dışında hiçbir şeyden korkmadan kemale ermiş oluruz.

 

Günümüz dünyasında çoğu insan ölümü anmak istemediği gibi kendince ölümden kaçmak ister. Ölümden korkar. Kimileri öylesine dünyaperest  olur ki, kalpleri bu hakikate kördür. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Hatta minarelerden arşa yükselen salaları da duymazdan gelirler. Halbuki, Yüce Allah temel kanununu koymuştur tüm canlılar için. İşte ayet meali: “Her nefis, ölümü tadacak, sonra döndürülüp bize getirileceksiniz.”

 

Ölüm hak ya! Yere düşen yaprağı görünce şu satırlar geliverdi aklıma.

 

Yaprak nasıl düşerse akan suya

 

Ruh öyle yollanır daim uykuya

 

Uyku demişsek yanlış anlamayın !

 

Hazır mıyız kabirdeki sorguya !

 

Demem o ki, aç- açık kalmayalım ama bu fani dünya için kendimizi haddinden fazla yıpratmayalım. Birazda ahireti düşünüp yatırımımızı ahiret için yapalım. Bilelim ki,  insan ahirete ateşi de, gülü de bu dünyadan götürür. Bir güzel sözde “Ateşe dayanabileceğin kadar günah işle.” denir. Evet! Nice sultanlar, padişahlar ve dahi peygamberler bu dünyayı bırakıp gitmişlerdir. Bu anlamda aslolan, her daim yolcu olduğumuzun farkına varmaktır.