Seni hiç unutmadık, içte yanan alevsin,
Kutlarım seni Gazze, sen büyüyen bir devsin.
Yıkılışı yakındır, o lanetli milletin
Hesabı zor olacak, kavga büyük ve çetin
Günlerdir üzerine yağarken o bombalar,
Kudurmuş köpeklerden bak akıyor salyalar.
Filistin devletinin Çanakkale’si Gazze
Elbet fırsat verecek Allah celle ve azze
“Medeniyim” diyen dünya hiç endişe etmiyor
Masumların gözyaşı ne yazıkki bitmiyor
Her bir İslam ülkesi havanda su dövüyor
O nedenle bu vahşet her geçen sürüyor
Aslında şunu hepimiz çok iyi biliyoruz ki İsrail; devlet olarak bir hiçtir. Filistin'deki İsrail bir hiçtir! Asıl olan diğer ülkelerdeki Yahudi lobileridir. İsrail tüm gücünü bu Yahudi lobilerinden alır. Amerika'daki İsrail, Filistin'deki İsrail'den daha güçlüdür.
Dünya yüzündeki toplam nüfusu on beş milyon olan; ancak kurdurulan çadır devletinde yarısı bir arada bulunan İsrail, azınlığın da azıdır. Topyekün nüfusu bir İstanbul etmeyen yahudi teröristler milyonlarca nüfusu, gücü ve kudretli olan İslam ülkelerinin ortasında bu kadar zulüm ve vahşeti nasıl yapabiliyor? Asıl çarpıcı olan soru budur.
Asırlardır deden toruna yaşadığımız mahalle bombalanıyor. Her türlü insan hak ve hürriyetleri ayaklar altına alınıyor.
Evlatlarınız yanınızda ve bir arkadaşınız arıyor;”Hastanede paramparça çocuk cesetleri var, pek çoğunun kimliği tespit edilemiyor. Topluca gömülecekler birazdan” diyor.
GAZZE’DE BABA OLMAK
Sonra ekliyor, ”İstersen çocukların ayaklarına ve kollarına isimlerini yaz, Allah korusun saldırılarda ölürlerse kim oldukları anlaşılır bari”
Telefonu kapatıp evladınızı yanınıza çağırıyorsunuz…
Saçınız beyazlıyor kızınız - oğlunuz yanınıza gelene kadar, 10 saniyede…
Sonra bacaklarına ve kollarına kim olduklarını yazıyorsunuz. Henüz sıcakken tenleri…
Biraz sonra ne olacağını kimse bilmiyor.
Allahım bir birine zıt bu duygular arasında gelip gitmek nasıl bir şey?!
Kalemin ucu acıtmasın diye derisini, yumuşakça yazıyorsunuz. Yavaş yavaş.
Gözlerine bakarak ve koklayarak…
“Allah korusun yavrum ama tedbir işte” diyerek yazıyorsunuz…
Ve işe yarıyor kahrolası zalimliklerin pençesinde, sıkıştığınız bir kentte evladınız için yaptığınız bu son jestiniz.
Gazze’de baba olmak, yazarken teni incinmesin diye sakındığımız evladınızın, buz kesmiş parçalarını toplamakla neticeleniyor.
Gazzeli bir baba şöyle diyor: İki evladım var. Biri erkek biri kız. Onları dünyaya getirdiğime bin pişmanım. Doğduklarında çok sevinmiştim. Yaşarken kahroluyorum. Neden mi? Nedeni belli değil mi? Gözümün bebeği olan yavrularımın ne karnını doyurabiliyor ne de güvenliklerini sağlayabiliyorum. Çaresiz ancak ağlayabiliyorum.
UMUDUN ADI YOK
Acınızla yanıp tutuşuyorsunuz da ateşi kesemiyor kimse…
Kesse kesse o keser diyorsunuz. Bir sürü gereksiz laflar ediyor düşmanca, saldırgan ve zalime destek sunan laflar…
Süper güçlerin başındaki insan görünümlü canavarlar.
Bir kez olsun kanı ve gözyaşını durduran laf söylese diye ağzına bakıyorsunuz…
Çaresiz, umutsuz, sönük duygularla…
Umut bağladıklarınız kaybolup gitmiş,
İnsanlık galiba bu topraklarda bitmiş.
Dünya çok geniş, rahat, büyük topraklar çok
Gazze’de ölenlere mezar yeri bile yok
Ne yazıkki umut bağladıklarınız tek kelime söylemiyor, sadra şifa olacak tek bir söz etmiyor. Habire yangına benzinle, körükle gitmeye devam ediyor.
Yanıyor yüreklerimiz, sızlıyor kemiklerimiz. Soruyoruz biz kimiz?
Ne Gazze’ymiş be!
Bütün küresel oyunlarınızı 360km2 lik yere sığdırdınız şimdi de.
Üzerinde tepindiğiniz her saniye, ayaklarınızın altında bebekler eziliyor.
Dünyanın en küçük coğrafyasına dünyanın bütün öfkesini kustunuz.
Boğdunuz, öldüler işte.
Yeter! Rahatladınız mı?
El Kassam Tugayları Sözcüsü:
“Arap ve İslam dünyasının liderlerine detaylarını ekranlardan izledikleri savaşın kalbinden sesleniyorum.
Biz, sizden ordularınızı harekete geçirerek Gazze'deki çocukları savunmak için savaşmanızı, en kutsal mabedinizi savunmanızı beklemiyoruz.
Ancak sınır kapısında bekleyen yardımları hareket ettiremeyecek kadar da mı acizsiniz?”
Ve ekliyor:” Gazze’de yapılan zulümlerin hesabını İsrail’e biz soracağız. O bizim hesabımız. İlgisiz kalışınızın hesabını ise size Allah soracak. Büyük hesaba hazır olun”
Büyük mesuliyeti ne zaman bileceksin?
O dehşetli mahşerde, bilmem ne diyeceksin?!
GAZZE VE ÇANAKKALE
Ne kadar da benziyorlar bir birlerine. Çanakkale’de yedi düvel toplanıp gelmişti, şimdi de aynı manzarayı görüyoruz. Katil ve kasap Netanyahu ya selam duran devlet başkanları sıraya geçtiler. Biri gidip diğeri geliyor. Masumların ölümünü beraberce izliyorlar.
Gazze Eğitim bakanlığı 2023-2024 eğitim yılının bittiğini açıkladı. Sebebini okuyun. Bu sene Gazze'de eğitimin iptal edilmesinin sebebi savaş değil,
Öğrencilerin tamamının şehit olmasıdır...
Gazze de onların yani Filistin’in Çanakkale’si. Nasılki bizde Kayseri, Balıkesir, Üsküdar ve daha bir çok lise boşalmışsa, İstanbul Tıp Fakültesi 1921 yılında mezun verememişse sebebi şehadettir.
Ölüm-kalım savaşı Filistinde yaşanan,
Yağmur damlası değil, kan o gözlerden boşanan
Hani o çok övdüğünüz özgürlükler ülkesi Fransa,
Hani o hayalini kurduğunuz demokrasinin beşiği İngiltere,
Hani o yaşamak istediğiniz hukukun ülkesi Almanya,
Ne oldu? Filistin demek suç oldu.
İşin ucu kendi çıkarlarına dokununca makyajları anında döküldü.
Batı iki yüzlüdür belki daha da fazla…
Onların nezdinde sarı saçlı mavi gözlü olmayan çocuğa hayat hakkı yok.
İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırıma, bebek, çocuk, kadın, erkek demeden yaptığı katliama Batının destek vermesi Birleşmiş Milletlerin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin, Cenevre Sözleşmesi'nin ve uluslararası hukukun koca bir yalan olduğunu göstermektedir.
GIYABİ CENAZE NAMAZI
Müslüman milletlerin Gazze için sadece gıyabi cenaze namazı kılmak mı marifetleri?!
Gazzeli kardeşlerimizden gelen şu mesajı dikkatlice okuyalım:” Müslüman ülkelere söyleyin gıyabımızda cenaze namazı kılmasınlar. Zira biz diriyiz, sizler ölüsünüz. “
Rabbim tüm şehitlerimize rahmet,
mazlumlara sabır ve metanet ihsan eylesin...
Suriyeli alim Amin Maalouf, Ortadoğu insanını şöyle tanımlar:
"Her şeye üzülen ama hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanlar."
-Son 7 Ekimden beri yaşananlar gösteriyor ki, bu tanımlamayı tüm İslam dünyasına teşmil edebiliriz.
Acı gerçek: İslam dünyası diye bir dünya yok...!
-Böyle bir coğrafya varsa da içinde İslam'ın özü yok; kabuğu var sadece
Vicdanlı Müslümanlar var;
hepsi o kadar
Çünkü;
-Acının, ölümün, katliamların, tekfirin, iç savaşların, kanunsuzluğun, hukuksuzluğun ve sefaletin kol gezdiği coğrafya var,
-Farklı grupların aynı inanç adına birbirini öldürdüğü ve bunu kutsal kabul ettiği bir coğrafya var,
-Yöneticilerin çoğunun birilerinin kuklası olduğu bir coğrafya var,
-Halkların çoğunun olan bitenlerin hiç farkında olmadığı bir coğrafya var,
-Alimlerin birçoğunun sultanların sofrasına oturduğu için hakkı söyleyemediği bir coğrafya var,
-Adaletin, hürriyetin, meşveretin, liyakatin, kardeşliğin henüz yerleşemediği bir coğrafya var,
-Asr-ı Saadeti yaşamış ama bugün birçok konuda cahiliye devriyle yarışan bir coğrafya var,
-Zalimlerin mazlumların tanımının bile adalet anlayışıyla değil, tuttuğu takım ve konuşlandığı tribün taraftarlığı anlayışıyla yapıldığı bir coğrafya var,
-Ve vicdanlı Müslümanların çırpındığı ama seslerini bir türlü kimseye duyuramadığı bir coğrafya var,
-Ve her geçen gün geleceğe dair umudun eridiği bir coğrafya var...
Öfkeliyiz ve dahi hüzünlüyüz…
KARANLIĞA BİR MUM
Vietnam savaşı boyunca bir adam, Beyaz Saray'ın önünde her gece tek bir mum yakarak protesto yapıyordu.
Bir gece bir gazeteci:
"Bayım bu küçük protestonuzun bir şeyi değiştirebileceğine gerçekten inanıyor musunuz?"diye sordu.
Adam şöyle cevap verdi:
“Buraya onları değiştirmek için gelmiyorum.
Buraya geliyorum ki, onlar beni değiştiremesinler.
Bu vahşete seyirci kalarak, bir parçası olmamak için,gerçeği bilmeye ve anlatmaya devam edeceğim. Vicdan ve merhametimi söküp atmaya çalışan bu acımasız dünyaya karşı direnmek için bunu her gün yapacağım.”
Bir şeyden ne olacak diyenler çok şeyleri kaybederler.
Bir ışık binlercesine davetiye çıkarır.
Binlerce adım sadece bir adımla başlar.
“Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.
Bir asır önce Haliçte onlarca İngiliz gemilerini gören bir çift göz sahibi: “Geldikleri gibi giderler” derken inanmışlık ve vatana adanmışlık vardı.
En şerefli insanlar, vatanlarını savunurken ya şehit ya da gazi olan insanlardır.