Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Kemal MENCELOĞLU


ONLAR BÖYLEYDİ!

ONLAR BÖYLEYDİ!


Hayatımızın her safhasında ibret alınacak binlerce örnekler vardır. Yeter ki biz onları iyi tahlil edelim ve doğru bir şekilde değerlendirelim. O nedenle ecdadımız demiştir ki; “görenedir görene, köre nedir köre ne?”

Bir kaç tane ibretlik tabloları gözler önüne sermek istiyorum. Dilerim ki her birimiz için fayda versin, dürüst bir yaşama katkı sunsun.

 

Hz.EBU BEKİR ve Hz. ÖMER

Hz.Ebubekir vefat etmiş…

Hz.Ömer hilafeti teslim almış,devlet emanetlerini inceliyor bir akşam vakti. Sandıklar açılıyor,evraklar ve mali hazineye ait altınlar, dirhemler tasnif edilip devir teslim yapılıyor. Evrakları tek tek inceleyen Ömer sandıklardan birinde bir kavanozla karşılaşıyor. İçi dirhemlerle dolu kavanozu merak ederek açıyor. İçinden şu not çıkıyor:

“Ben ki; Rasülü’nün Halifesi Ebubekir.. Hilafetim süresince devlet hazinesinden bana bağlanan maaşı almaya haya ettim ve hiç kullanmadım. Çünkü bulunduğum makam; tebliğini ücretsiz, Hak Rızası için yapan Rasül makamı idi.Tamamen kendi gayretimle geçindim. Benden sonra gelecek halifeye teslim edilmek üzere tüm maaşım bu kavanozdadır. Devlet hazinesine kaydedilsin!..”

Hayatı Hz.Ebubekir’le hayır yarışına dönüşen Hz.Ömer olduğu yere öylece çöker. Ağlamaklı vaziyette şunları söyleyecektir:

-Ne kadar büyüksün Ya Ebubekir!.. Hayatında seni geçmeme fırsat vermedin, vefatın sonrasında da buna imkan tanımıyorsun. Ne kadar büyüksün Ya Sıddik!..

 

SEKİZ YUMURTA BEŞ LİRA

Ona ;

-"Yumurtaları ne kadara satıyorsun?"

diye sordu."

Yaşlı adam cevap verdi,

-"Tanesi 1 lira hanımefendi" deyince,

-"5 liraya 8 yumurta alacağım, yoksa gideceğim. ' ' '

Yaşlı satıcı şöyle cevap verdi:

-"Gel istediğin fiyata al.

Belki de bu iyi bir başlangıç olur çünkü bugün tek bir yumurta bile satamadım"

Yumurtaları aldı ve kazandığını (!) hissederek çekip gitti.

 

Süslü arabasına bindi ve arkadaşıyla lüks bir restorana gitti.

Orada, o ve arkadaşı, istedikleri her şeyi sipariş ettiler.

Biraz yediler ve sipariş ettikleri birçok şeyi de yemeden bıraktılar.

Sonra hesabı istedi.

Fatura ona 150 TL'ye mal oldu.

200 TL verdi ve üstü kalsın dedi!

 

Mesele şu ki,

Neden her zaman muhtaç olanlardan satın aldığımız zaman güç bizde oluyor?

 

Ve neden biz ihtiyacı olmayan insanlara karşı cömert olduk?

 

Bir yerde okumuştum.

 

Babam, ihtiyacı olmasa bile yüksek fiyatlarla fakir insanlardan basit ürünler satın alırdı.

Bazen onlar için gereksiz şeyler alırdı fazladan para öderdi.

Bu rol beni endişelendirdi ve ona,

-"Neden böyle yapıyorsun.?" diye sormuştum

Babam şöyle cevap vermişti :

-" Bu, insanların onurunu kırmadan, yapılan yardımdır.

 

YOĞURTÇU

Osmanlı’da havanın aşırı soğuk olduğu bir günde, ermiş bir zat dışarıyı seyrediyormuş. Yoğurtçunun sesini duyup, hanımına “kap getir yoğurt alayım” der. Hanım “yoğurt var. İhtiyacımız yok” deyince, Mübarek de “Bizim ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun ihtiyacı var ki bu soğukta sokaktan üçüncü geçişi…” der

 

Hayatta; iyi insanlarla, , kuldan utanması olan insanlarla karşılaşmanız dileği ile...

 

ÖLEN ATIN PARASI..

Bir zamanlar bir adam bir at satın aldı!.

Fakat alışverişin hemen arkasından atın hasta olduğunu fark etti!.

Onu geri vermek istiyor ancak satan adamın atı geri almayacağından endişe ediyordu!.

Bu yüzden önce kadıya gidip işi resmi olarak halletmek istedi!.

Ancak kadıyı yerinde bulamadı!.

Mahkeme ertesi güne kaldı!.

Hasta at ise gece öldü!.

Adam, ertesi gün olanları kadıya anlattı ve ne yapılabileceğini sordu. Kadı, “Zararını ben ödeyeceğim” dedi!.

Şaşkınlıkla kadıya bakan adam “Sizin konuyla bir ilginiz yok, niçin siz ödeyeceksiniz ki…” dedi.

Kadı, şu manidar cevabı verdi: “Evet, görünürde benim konuyla ilgim yok ama işin aslı öyle değil. Sen dün geldiğinde ben yerimde olsaydım, atı geri verdirirdim, sen de paranı geri alırdın,at da senin elinde değil, sahibinin elinde ölmüş olurdu!.

Şimdi buna imkân kalmamıştır!.

Senin zararına benim makamımda bulunmamam sebep oldu!.

O yüzden zararını ben ödeyeceğim” dedi ve de ödedi!.

O kadı da, sonradan Osmanlının ilk şeyhülislamı olacak olan MOLLA FENARΠ (1350-1431) idi!.

 

Soru şu: Biz bu ibret tablolarının neresindeyiz. Eksik miyiz, fazla mıyız? İman, akıl ve vicdan terazilerimiz ölçsün ve değerlendirsin.