Günlerden bir gün genç bir adamla tanıştım.
“-Beni hatırlıyor musun diye sordu “
Yüzüne dikkatlice baktıktan sonra hayır dedim.
Genç adam gülümsedi ve öğrencim olduğunu söyledi.
Hatırladım. Ve çok mutlu oldum; ne iş yaptığını sordum.
Öğretmen olduğunu söyledi
“Ah, ne kadar iyi, benim gibi mi? ”
“Şey, evet.
Aslında öğretmen oldum çünkü bana kendin gibi olmam için ilham verdin dedi... “
Merakımı bağışla evlat ama neden bahsettiğini anlayamadım dedim.
Müsadenle anlatayım dedi.
“Bir gün, bir arkadaşımız güzel bir saatle geldi, arkadasın kolunda gördüğüm saati bütün ders boyu kendi kolumda hayal ettim. Alma şansım yoktu. Arkadaşım saati çıkarıp cebine koyduğu an onu çalmaya karar verdim ve çaldım.
Kısa bir süre sonra arkadaşım saatinin kaybolduğunu fark etti ve size şikayet etti.
Sizde sınıfa hitaben
‘Bu öğrencinin saati bugün ders sırasında çalındı.
Kim çaldıysa geri versin lütfen... ‘
Geri vermedim çünkü vermek istemedim.
Kapıyı kapattınız ve hepimize ayağa kalkıp bir daire oluşturmamızı söylediniz.
Saati bulunana kadar ceplerimizi teker teker aradınız.
Herkesin cebini tek tek baktınız. Saati çebim de bulduktan sonra gözlerimizi açmamızı söylediniz.
Bunu saati çalanın rencide olmaması için yaptınız.
Saati kimin çaldığını hiç bir zaman söylemediniz.
O gün onurumu sonsuza kadar kurtardınız.
Hayatımın en utanç verici günüydü. O gün asla hırsızlık yapmayacağıma, daima iyi bir insan olacağıma karar verdiğim gün oldu. Bana ahlak dersi vermek için ne bir şey söyledin, ne de beni azarladın, ne de bir kenara aldın.
Mesajını açıkça aldım.
Sayenizde gerçek bir eğitmenin ne yapması gerektiğini anladım.
O günü hatırlıyor musunuz, Profesör?
‘Evet o günü hatırlıyorum ama saati çalanın sen olduğunu seni hatırlayamadım çünkü ben de bakarken gözlerimi yummuştum... ‘
Öğretmenin özü budur:
