Bugün, 21 Kasım 2024 Perşembe

Abdulkadir DEMİR


ÖVGÜ PROBLEMİ BİLGİ PROBLEMİ

ÖVGÜ PROBLEMİ BİLGİ PROBLEMİ


 

 

İki çeşit dindar vardır;

Birisinin inandığın din; 

Sadece kendini

Kurtaran bir dindir. 

Diğerinin dini;

İnsanlığı kurtaracak 

Ve uğrunda feda olunacak 

Bir dindir, dindarlıktır.

 

Kuran övgü ile başlar. 

İnsanlar; Görerek değil 

Överek yoldan çıkarlar. 

Kuran neyin övüleceğini anlatır. 

Gücü övmek yoktur,

Güce teşekkür vardır.

Sadece Allah övülür.

En büyük fetva makamı vicdandır; 

Vicdan yalan söylemez, 

Vicdan rüşvet yemez, 

Sahte fetvaya inanmaz.

 

İki türlü insan vardır;

1- Dur bakalımcılar; 

2- Tetikte bekleyenler. 

“Durbakalımcılar” seyircilerdir.

Hep kenarda beklerler.

Seyretmekten hoşlanırlar,

Kim güçlü ise onun 

Yanında yerini alırlar.

 

Tetikte bekleyenler;

Mekke’nin fethine kadar

Yirmibir sene beklediler.

Bunlara Tuleka denir.

Mekke fethinde işin içine

Atladılar başa oturdular.

 

İslam’ın adamı olanlar;

Davası, duası ve iddiası olanlardır.

Kenarda beklemezler,

Seyirci olmazlar,

Sahada koşarlar,

Yük alırlar ve yük taşırlar!

 

UYUYANLAR!

UYARANLAR!

 

Uyuyan birisini uyandırmak için 

Sarsmak, seslenmek gerekir.

Uyku derin olunca uyandırmak için

Sarsıntının sert olması lazımdır.

Uyandırmak için ninni söylenmez.

Değişik ninniler de fayda etmez!

 

Uyuyanlar da uyaranlar da;

Galiba rol yapıyorlar!

Toplum gerçeklerden 

Ne kadar uzaklaşırsa, 

 Gerçeği söyleyenlerden 

O kadar nefret eder.

   

Uyuyanı uyandırmak için;

“Kalk ve uyar” (Müddessir) 

 

Uyuyanı uyandırmak kolaydır;

ama uyuma numarası yapanı uyandırmak çok zordur.

Varlık'ını başkalarının yokluk'una bağlayanlara

insan olmayı ve âdil davranmayı hatırlatmak

böyle nâfile bir teşebbüs.

Herkes gücü oranında duâ eylesin:

Ya elle, ya dille ya da gönülle...

 

Âlim sanma, her gideni mektebe;

Ahlâk yoksa, yok ilimde mertebe.

Ne farkeder.. Tut ki, cübbe giydirsen;

Pâye versen, kitap yüklü merkebe?

 

Merhum Hüseyin Üzmez’den dinlemiştim. “Malatya’da Ermeni komşumuz vardı. Kaysı bahçemiz bitişikti. Bir gün babamla bahçede çalışırken, Ermeni komşu elinde bir kap kaysı ile yanımıza geldi. ‘Efendi, sizin kaysı ağacının dalı bizim bahçeye sarkmış ve kaysılar bizim bahçeye düşmüş. Bunlar sizin’ dedi. Babam içten içe öyle öfkelendi ki. ‘Ulan bu adam niye böyle doğru oluyor ki’ dedi” 

Yanlış yolda olanlar, doğru yolda olanı hep kıskanır. Kendisi doğru olamayınca öfke ve nefret kusar. 

Doğruyu ortadan kaldırarak vicdanını teselli etmek ister.

TAHARET

 

Hades, Necaset, hamaset;

Hades “görünmeyen kirlilikler”

Manevi pislikler de denebilir. 

Zihin ve kalbin kirletilmesidir.

 

Necaset görünen pisliklerdir.

Hamaset ise “sözlerimizdir.”

Yani büyük görünenlerin

Küçük sözlerine denir.

 

Taharet “Temizlik” demektir.

Kökten bir taharet gerekiyor.

Eğitimde, ahlakta ve adalette;

Bu temizlenme nasıl olacak?

 

 “Mahkeme kadıya mülk değil.” 

O makamlar birer emanettir. 

“Emanete sadakat, 

Millete sadakattir.”

 

Temizlenmenin tek yolu var:

Çare, millete güvenmektir!

Millete güvenip onun gücünü 

Aktif hale getirmektir! 

 

Cumanız mübarek olsun. Kalplere şifa, ruha sevinç, gönüllere aydınlık olsun.