Arzu ŞENEL

Tarih: 18.06.2021 09:01

PAMULUK

Facebook Twitter Linked-in

Şu hayatta başıma gelebilecek en güzel şeydin sen.

Sevildim elbet ama hiç kimse senin kadar güzel sevemedi…

“Pamuluğum” derdin.

Zaten dışa vurulmuş tek sevgi sözcüğün de buydu belki. Çünkü siz içinden sevmelerin adamıydınız…

Ama gözlerin vardı, o kara gözlerin.

Kararlı, bazen öfkeli..

Duruşun vardı.

Akşamdan sabaha değişmezdi fikrin.

Ak dediğine kara dedirtemezdi kimse.

Hak bildiğinden şaşmaz, dünyayı karşına almaktan korkmaz, sözünü esirgemezdin…

Ellerin vardı, bize hep helalinden ekmek getiren ellerin.

Boş vaktin olmazdı senin mesela.

İşte olmadığın vakitler sesli sesli kitaplar okurdun evde.

Okuma yazmayı askerde öğrenme imkanı bulabilmiş bir adam,

Bugün profesör olmuş adamlar doyuramaz çocuklarının ruhunu senin gibi.

Bir gün bile “ yorgunum” demedin.

Bir gün bile bahane duymadım senden…

Ne zaman seninle konuşsam, bir sıkıntım olsa öyle emindim ki bir çözüm bulacağına.

Bunun ne büyük bir nimet olduğunu sen gittikten sonra daha iyi anladım…

Ve sadece benim/bizim değil kimin ne derdi olsa dertlenir mutlaka aklıselim bir çözüme kavuştururdun..

Şu basit şeylerden akıl ermedik icatlar çıkaran MacGyver gibiydin, kırılan bir eşyayı, bozulan bir musluğu o ân elinin altında olan ne varsa onunla tamir ediverirdin…

Pamuluk senin gizli hayranındı.

“Vaay” derdim, “Benim babam nasıl yapabiliyor bunları”…

Başka babaların kahvehaneden döndüğü saatlerde sen bana mandalina, portakal soyardın.

O sebeple kış mevsimi hep sen kokar..

Taze ekmek kokularında sen varsın..

Tavadan yayılan mezgitin kokusunda,

Sadece kışta değil baharda çiçek açan armut ağacında, yeşil fındık yapraklarının kokusunda,

En çok da eski kitapların rayihasında.

Tespihlere sürülen gül yağlarında da gül değil sen kokarsın buram buram…

Sahur gecelerimde sen varsın,

İftarı beklerken duyduğum heyecanda sen…

Artık gömlek cebinde bana taşıyan olmasa da bütün takvim yapraklarında sen varsın…

Evet bu hayatta başıma gelebilecek en güzel şeydin sen…

Gittikten sonra bana bir ömür yetecek kadar hatıra bıraktın ardında.

Miş gibi değildin, teğet geçmedin hayatımdan.

Sığınağım, limanım, sırtımı dayadığım dağ ve en gerçeğimdin…

Her konuda seninle konuşabilmek..

Öyle özlüyorum ki.

Her konuda anlaşamazdık üstelik.

Çocuktum, siyaset konuşmak isterdim sağdan soldan duyduklarımla, aklımca ahkam keserdim..

Kendi doğrularından taviz vermedin elbet ama bir kez bile beni dinlememezlik etmedin…

Beni görmezden gelmedin.

Fikirlerimi değersizleştirmedin…

Hararetlenirdi konuşmalarımız malum mesele memleket olunca ama sen bir kez bile cesaretimi kırmadın.

Her fırsatta konuştuk..

Her şeyi konuştuk.

İletişimin insandaki, sevgideki, gönüldeki yerini seninle öğrendim…

Hayatta kaderin bir cilvesi ki asıl konuşmamız gereken iki önemli meselede ayrı düştük, konuşma imkanımız olmadı maalesef…

İmkan bulduğumuzda ise artık çok geçti…

Vaktin önemini de öğrenmiş oldum böylece..

Şimdilerde senin kadar olamasam da senden öğrendiğim doğrularla iyi bir anne ve iyi bir baba olmaya gayret ediyorum.

Böyle bir derdim var en azından.

Derdi olana derman da lütfedilir inşaAllah…

Bütün babaların en az senin kadar güzel izler bırakmasını diliyorum Rabbimden.

Seni çok seviyorum güzel adam.

Pamuluk seni çok özledi…

 

Babam’a, hasretle…

 

Sürc-i lisan etti isek affola

Kalın sağlıcakla…

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —