Olgun YÜKSEL

Tarih: 28.10.2024 08:52

PASİFİKLER GERİLİYOR

Facebook Twitter Linked-in

 

        Değerli okurlar, bugün biraz dış politikadan yazacağım. Denge politikasının artık sonuna yaklaşıyoruz.  Daha doğrusu sonuna zorlanıyoruz. Gelişmekte olan mevcut koşullar, denge politikasının sürdürülebilirliğini imkânsız hale getirmektedir.  Neler oluyor? 

        Dünya ve Ülkemiz, Ortadoğu ve Ortadoğu’nun en pervasız, soykırımcı ülkesi İsrail’e odaklanmış durumdadır.  Doğal olarak Ortadoğu da ki her gelişme bizi olumsuz etkilemektedir.  Suriye deki iç savaş ve sonrasında meydana gelen kitlesel göçler nedeniyle gerek demografik yapıların değişmesi tehlikesi, gerekse ekonomik yük getirmesi ve aynı zamanda Suriye’de oluşturulan 100 bin kişilik terör ordusu, ki bu artık gerilla vari ordu olmaktan öte, tam teşekküllü, hava savunması olan, Javelin güdümlü tanksavar roketleri olan,  silahlı helikopteri olan vs. say say bitmez bugün Türkiye ve Yunanistan hariç Balkanlarda ki ordulardan daha güçlü, Irak Ordusundan daha güçlü, Suriye Ordusunu geçiniz, Ürdün Ordusundan dahi daha donanımlı ve daha profesyonel bir güç haline gelmiştir. İlerleyen süreçte, Suriye sınırları içinde İsrail Ordusu ile buluşmaları ve hatta birleşmesinin gerçekleşeceğini değerlendiriyorum. Böylece henüz Hava Kuvvetleri olmayan bu gücün ABD desteğinde,  İsrail  ile birleşmesinden sonra bu imkâna da kavuşacak olacağı aşikârdır. Türkiye’nin bu oluşuma engel olmasına yönelik,  mevcut koşullarda müdahale etme yeteneği vardır. Ancak bedeli çok ağırdır. Türkiye açısından Suriye, hesaplaşma alanıdır ve bu kaçınılmazdır. Tüm bu gelişmelere rağmen Ortadoğu BÖLGESEL bir hesaplaşma alanıdır.  Yani Ortadoğu’yu yaşanmakta olan tüm iğrençliklerine rağmen, 3. Dünya savaşını tetikleyecek coğrafya olarak, halen dahi görmüyorum. Türkiye, yaşanmakta olan bölgesel hesaplaşmadan, şimdilik, terör eylemleriyle etkilenmekte ise de ilerleyen süreçte cephe ülkesi olma ihtimali yüksektir.  Bu gerçekliği hepimizin kabullenmesi ve hesaplarımızı da buna göre yapmamız gerektiğini unutmayalım. Zaman,  hamaset yapma zamanı değildir.  Ordumuza da çok güveniyorum. Bunları bir kenara koyduk. Gelelim başlığa Devam, 

        Değerli okurlar, küresel hesaplaşmanın asıl yaşanacağı bölge Pasifiklerdir. Birçok stratejistler hatta emekli generaller sürekli bu bölgeye dikkat çekmişlerdi. Ben bunlardan tekrar bahsetmeyeceğim. Ben bu sürecin ayak seslerinden bahsedeceğim. Birçok basın ve yayınlarda Kuzey Kore askerlerinin Ukrayna’nın Kursk bölgesinde Ruslarla birlikte savaşa katıldıklarının haberleri yapılıyordu. ABD Savunma Bakanı bir açıklama yaparak bu durumu resmi ağızla doğruladı. Güney Kore bu duruma kayıtsız kalmayarak Ukrayna’ya Rusya’ya siz Kuzey Kore ile bizzat Muharebe alanında kara ordularınızla Askeri bir ittifak oluşturduğunuz kesindir ve bu aynı zamanda bize karşı da bir askeri ittifaktır diyerek Ukrayna’ya askeri yardımlar yapacağını açıkladı ve neler yapılabileceğine ilişkin tespitler yapmak üzere heyetini Ukrayna’ya yolladı.. Rusya ise Güney Kore’yi, bunun sonuçları olacağını açıklayarak tehdit etti. Kuzey Kore ile Güney Kore’nin sınır hattı, ateşkes hattıdır ve savaş hali teknik olarak 70 yıldır devam eden cephe hattıdır. Güney Kore’de halen yaklaşık, 30 bin ABD askeri Kuzey Kore’ye karşı konuşlanmış durumdadır.  Güney Kore İle ABD arasında Nükleer silahları da kapsayan tam teşekküllü müttefiklik antlaşması geçerlidir. Yani, her kim tarafından olursa olsun Güney Kore’ye yapılmış olan bana yapılmıştır prensibiyle mukabelede bulunulacağını tüm Dünya bilir. Aslında Rusya tarafından Güney Kore’ye yapılan bu tehdit ABD’yedir. Kaldı ki Güney Kore Ordusu,  kendi savunma sanayisini de arkasına almış, Dünya’nın en güçlü  5. Ordusudur. Hiç de yabana atılır bir Ordu değildir. ABD, Rusya, Çin ve Hindistan’dan sonra Güney Kore ordusu gelir. 1950 nere, 2024 nere? hey gidi günler hey! Neyse  Devam!

        2. Dünya savaşından sonra Avrupa ve Asya’da tüm savaşan ülkeler Barış Antlaşması imzalamış iken eski Sovyetler Birliği ile de yapılmamıştı, devamında gerçek mirasçısı olan Rusya ile Japonya arasında barış antlaşması yoktur. Teknik olarak Japonya ile Rusya arasında, halen savaş hali devam etmektedir.  Japonya ana karasının Kuzeyinde kalan adalardan oluşan Japonya için önemli bir toprak parçası ise Rusya’nın elindedir ve bu adaları Japonya kendi toprakları olarak görmektedir.  Kuzey Kore aynı zamanda Çin’in himayesi altındadır. Bu öyle böyle bir himaye değildir. Türk askeri Kore’de bizzat Çin askerleriyle savaşmıştır. Yazı çok uzuyor, Çin’i yazamadım, Filipinleri yazamadım. Anlayacağınız,  Ukrayna’da başlayan savaş, Kore yarımadasına ulaşmak üzeredir.  Filipinler, Çin’e karşı şaşırtıcı şekilde meydan okumaktadır.  Pasifikler dediğimiz o devasa alan ve Asya, Küresel Hesaplaşmanın yapılacağı bölge olarak bura da sular ısınmaya başladı. 

Anladınız siz onu! Zamanın geldiğini söyleyebilirim. Kalın Sağlıcakla….


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —