Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Av. Ezgi KARA BAYRAKTAR


POTANSİYEL HAFİF MEŞREP OLMAK-1


Güzel bir ülkenin, çirkin zihniyetli insanları ile yaşamayı zamanla öğreniyoruz. Yani çocukken öğretiyor toplum bize.

Erkek olmamanın içimizde açtığı yarayı doldurmakla büyüyoruz hepimiz.

                        Erkek olmamak demek, meslek hayatında kabul edilebilir olmak için iki kat fazla çaba harcamak, kendini kabullendirmek zorunda olmak demek.

                        Erkek olmamak demek,akşam ütü yapmak zorundayken,karnında çocuk taşırken, işine ; günlük hayatına ara vermeksizin devam etmek demek.

                        Erkek olmamak demek, işyerinde hemcinslerin tarafından mobbinge uğramak demek..

                        Kadın olmanın  toplumsal yükü ağır. Çocukken pembe ve mavi diye ayrıştırıldığımızda başlıyor her şey. Bizler bir toplumun pembesi…

                        Naif olmalı, saygılı olmalı, güzel olmalı, oturmasını kalkmasını bilmeli, aile terbiyesi almış olmalı, sokakta gülmemeli, erkek arkadaşı haşa, 30 yaşına varmadan evlenmeli, evlenince 3 çocuk yapmalı, en güzel görevi bittabi annelik, bir işi olmalı ama çok vaktini almamalı, daha çok kız arkadaşları olmalı, ezandan önce eve girmeli, erkek gibi sokakta sigara haşa, aslında kızlar hiç sigara içmemeli, rakı mı çok komik,s inirlenince küfretmemeli mümkünse tırnaklarını eline geçiriversin… Yani pespembe olalım hepimiz. PEKİ.

                         Tüm bunları üzerimize yıkan güzel ülkenin çirkin insanları keşke üniversitede şuan nişanlım olan erkek arkadaşım karanlık yolda korkmayayım diye beni yurdun kapısına bırakırken iğrenç bakışlarıyla bizi taciz etmeseydi.

                         Keşke bekçi olarak nitelendirilen aynı şahıs daha da hadsizleşip,’’Bu yurdun bir namusu var,komşular rahatsız oluyor’’diyemeseydi.

                         E  keşke biz, o bana böyle yaptı diye yurdu başına hep beraber yıkıverseydik…

                                   Bir dakika ,bu komşular,gencecik kızları kaldıkları yurda girip çıkarken hangi hissiyatla (dik)izliyorlardı ve üstüne bir de rahatsız oluyorlardı. Hay Allah.NEYSE.

                                   Tarafımıza her türlü ‘’namus görevini’’yıkan güzel ülkenin çirkin insanlarından herhangi biri aynı karanlık yolda, kiraladığı arabayla suratımıza suratımıza uzunları yakıp,usulca yaklaşıp ‘’Sizi gezdirelim.’’diyemeseydi… Bu çirkin insana, daha önce namusumuzu kahramanca koruyan bekçi olarak nitelendirdiğimiz şahıs ve bizden rahatsız olan komşularımız çıkıverip  haddini bildirseydi…E yok öyle dünya.Kim bilir biz ne yaptık da peşimize takıldı bu adamlar değil mi?Bence de…

                                                            Güzel ülkemin güzel kalan insanlarına ithafen…