Her Müslüman gibi benim de Ramazan (Oruç) ayı ile alakalı sayısız hatırlarım var. Bunları yazsam bir kitap çıkar. Fakat, bu başka bir husus.
Tadımlık niyetine bir hatıram:
Anama göre, 14. yaşımı sürüyormuşum o sene. Ebeveynimin ilk göz ağrısıyım aynı zamanda. Babam, çalışmak üzere gurbete gideli, bir kaç ay olmuştu. Dolayısı ile evin dış işlerini ( bazen de iç işlerini ) görmek, ister istemez bana düşerdi.
Anacığımın tek başına bu işlerin altından kalkması zaten mümkün değildi. Baharın tarla bellemek; yazın mısır tarlalarını ayrık otlarından (ot kazma) temizlemek ve güz başlarında mısırı biçip soyduktan sonra yığın yapmak.. Buna, reşbellik (rençberlik) denir.
Köylü için mısır, en temel gıda idi o zamanlar. Mart sonları ile ekim arasında köylü (ev işleri dışında) mısır tarımı ile meşgul olurdu. Mısır tarımcılığı yegane geçim kaynağı idi çünkü. Serendisi, çiti, ambarı mısır koçanları ile dopdolu olan haneler, kışı rahat geçirirdi. Kuşkusuz, hali vakti yeterli olmayan aileler vardı ve bunların geçim derdi hiç bitmezdi.
Ben, körpelik çağımda olmama rağmen, anacığıma yardım etmeyi hiç ihmal etmezdim. Kuyudan suyu çeker getirirdim. Sabahları, sarı ineği ve danasını yaylıma götürür, öğleye doğru eve döner, ikindi vakti tekrar götürür, güneş ufka gömülürken, eve dönerdim.
.......................................................
Gelelim Ramazan ayına. Bundan uzun uzadıya söz etmeme, yazının hacmi yeterli olmayacağı için, doğrudan Ramazan Dömbelekçiliği serüvenimden bahsetmekliğim yerinde olacaktır:
Ramazan akşamları iftardan iki, üç saat sonra, üç arkadaş, dömbeleğimizi (davulun küçüğü) el fenerimizi, sopalarımızı ( köpeklerden korunmak için) alarak köy içinde hane hane dolaşmaya başlardık. İlk manimiz şöyle idi:
Anca geldim kapınıza
Selam verdim yapınıza
Bahşişmi almaya geldim
Verin de ağalar verin de gidelim
Çok yerimiz var gezilecek.
Bunun gibi bir kaç mani söyleyerek bütün köyü dolaşırdık. Kimileri para yerine yumurta verirdi ki, bizim için epey kıymetli bir bahşiş olurdu.
25 kuruş, 50 kuruş, bir lira verirdi hane sahipleri. 10 kuruş veren de olurdu. Kimi de yumurta verirdi.
Gece yarısına doğru işimizi tamamlar , bir yere oturur, el feneri ışığında bahşişimizi sayar ve eşitçe bölüşürdük.
Ertesi günü görüşmek dilekleriyle evlerimize dönerdik.