Bugün, 29 Eylül 2025 Pazartesi

Mehmet Ali AYDIN


SENDİKACILIK BÖYLE OLUR

SENDİKACILIK BÖYLE OLUR


 

Haber sitelerinde gezinirken karşıma İzmir Büyükşehir Belediyesi ile işçiler arasında yaşanan maaş zamları işten çıkarmalar ve işçilerin grevleri ile ilgili haber gözüme takıldı. Bu günlerde İzmir hep gündemi işgal eden bir şehrimiz. Bir tarafta toplanamayan çöpler bir tarafta körfezdeki kirlilik, bir tarafta şehri yaşanmaz hale getiren pis kokular. Bunların yanında bu haberi görünce ilgi çekti ve okudum.

Memlekette neler oluyor da bizim haberimiz yok. İzmir Büyükşehir Belediye başkanı son seçimlerde değişince daha önceki başkan zamanında imzalanan toplu sözleşmede işçilere verilen zammı yeni başkan ve(re)meyince maliyetleri düşürmek amacı ile 1030 işçiyi işten çıkarmış. Başkana göre 2025 yılı bir sendikalı işçinin maliyeti belediyeye 132 bin lira. Bu rakam gelecek yıl 188 bin liraya çıkacakmış ve Başkan “benim bu maliyeti karşılamam bu bütçe ile mümkün değil” diyor ve işçi çıkarıyor.

Sendika da bunun üzerine grev kararı alıyor. İsmi önemli değil, grev kararı alan sendikanın İzmir Şube Başkanının 58 akrabası da belediye çalışanı. Adam sendikacılık yerine akraba işe yerleştirme şirketi müdürü. Anlayacağınız işçinin hakkı hukuku ve işten çıkarılması önemli değil akrabalarının konumunu koruma derdine düşmüş.

Belediye başkanı da açıklama yapıyor ve diyor ki “son beş yılda işe alınan sendika yöneticilerinin yakınlarını da işten atacağız.” İzmir Belediyesi değil mübarek sendika yöneticilerinin çiftliği. 

Sendika yöneticisi de başkanı suçlayarak bizim 1030 arkadaşımızı işten çıkardınız ama kendi yandaşınız 2500 kişiyi de işe aldınız.

Buyurun buradan yakın. Alavere dalavere, Kürt Memet nöbete” tekerlemesi gibi iki taraf birbirini suçlarken olan gariban işçilere oluyor. İşinden aşından olanlar işçiler, sidik yarışı yapan Başkan ile sendikacı denilen menfaat şebekesi. Yazık memleketin geldiği duruma bak. 

Ben de sendikacılık yaptım ama bu sendikacılık falan değil. Zaten Ülkemizde sendikacılık yok sadece ideolojik faaliyet gösteren sivil toplum maskesi takmış sarı sendikacılık var. Memur sendikaları da öyle değil mi? Pazarlık masasını olmayacak isteklerle oturuyorlar sonra anlaşmazlıkla sonuçlanan görüşmeler ve en sonunda hakem heyetinin verdiği komik zamla yetiniyorlar. 

Aynı şey belki de Ak Partili Belediyelerde de yaşanıyor. Eş dost akraba ve yakınları işe yerleştirme, belediyenin imkanlarını yandaşlara peşkeş çekme söylentilerine şahit oluyoruz.

Seçilmiş belediye başkanına kendisini seçen seçmenin ulaşması Kaf dağına ulaşmaktan daha zor. Etrafında yalakalar ordusu adama selam vermek bile merasime tabi. Belediyenin kaynaklarının nerelere harcandığını bilen yok. Ne diyelim Demokrasi denilen düzmece düzenin nimetleri. Yağma Hasan’ın böreği. Ye yiyebildiğin kadar! 

Bir gün gelir adama haksız yere yediklerini kustururlar.

Cem Karacanın şarkısındaki gibi: “Bindik bir alamete gidiyoz gıyamete.”