Yaşadığımız bu hızlı çağda, her şey elimizin altında gibi görünürken, bazen en temel insani duyguları unutuveriyoruz: sevmek ve sevilmek. Oysa Yunus Emre'nin asırlar öncesinden bize fısıldadığı bu iki kelime, "Sevelim sevilelim," sadece bir öğüt değil, adeta bir reçete, bir varoluş manifestosu.
Düşünün, sabah uyandığınızda etrafınıza biraz daha sevgiyle baksanız ne olur? Karşılaştığınız insanlara bir tebessüm, bir anlayışla yaklaşsanız? Bir kedinin başını okşasanız, bir çiçeğin güzelliğine bir an olsun kaysanız... İşte o an, kalbinizin bir parçasının ısındığını hissedeceksiniz. Sevgi, bir eylemdir; verildiği an çoğalan, paylaşıldıkça büyüyen bir mucize.
Peki ya sevilmek? Hepimiz, içten içe anlaşılmak, değer görmek, birine ait olmak isteriz. Bu, insan olmanın en derin ihtiyaçlarından biridir. Bir başkasının gözünde parladığınızı hissetmek, birinin size el uzattığını bilmek, hayatın zorlukları karşısında en güçlü kalkanımızdır. Sevildiğimizi hissettiğimizde, kendimize olan inancımız artar, zorluklara karşı daha dirençli oluruz ve hatta dünyaya daha pozitif bir gözle bakmaya başlarız.
Günümüz dünyasında, maalesef kutuplaşma ve bencillik rüzgarları esiyor. İnsanlar birbirine önyargıyla bakıyor, eleştirmek ve yargılamak kolay yol haline geliyor. Oysa bu kısır döngüyü kıracak tek anahtar, sevgidir. Sevgi, köprüler kurar; farklılıkları bir araya getirir; anlayışı ve hoşgörüyü yeşertir.
Birbirimizi gerçekten sevdiğimizde, hatalarımıza karşı daha anlayışlı oluruz. Başarısızlıklarımızda destek olur, sevinçlerimizde birlikte kutlarız. Empati kurar, karşımızdakinin yerine kendimizi koymaya çalışırız. İşte o zaman, toplumsal barış ve huzur da kendiliğinden gelecektir.
"Sevelim sevilelim," sözü, sadece bireysel bir çağrı değil, aynı zamanda toplumsal bir devrimin başlangıcı olabilir. Daha yaşanılır bir dünya istiyorsak, önce kalplerimizi sevgiye açmalıyız. Başkalarına verdiğimiz sevgi, döner dolaşır, katlanarak bize geri gelir.
Unutmayalım ki, bu dünyadan geriye kalan tek şey, verdiğimiz sevgidir. Ne biriktirdiğimiz paralar, ne makamlar, ne de ünvanlar... Sadece ve sadece geride bıraktığımız iyi izler, paylaştığımız samimi gülücükler ve yaydığımız sevgi.
Öyleyse, bugün bir başlangıç yapalım. Kalbimizin kapılarını ardına kadar açalım. Sevelim, çünkü sevmek bizi özgürleştirir. Sevilelim, çünkü sevilmek bizi var eder. Unutmayalım, sevgiyle örülmüş bir hayat, en büyük zenginliğimizdir.
Esen Kalın