Mensubu olmakla şeref duyduğumuz İslâmiyet, insan varlığına büyük önem veren yüce bir dindir. Dini kaynaklarda yer alan bilgilere göre de insan vücudunun en güzel ve en mükemmel bir şekilde yaratıldığı görülmektedir. Bu sebepledir ki, hayatta insan için en büyük nimet sağlık, sıhhat ve afiyettir. İnsanın sağlığı, sıhhati ve afiyeti yerinde olmadıkça insan hesapsız servetlere sahip de olsa bir kıymeti yoktur.
Sağlık, insan için paha biçilemeyecek kadar büyük nimettir. Lakin elimizde olmayan bazı sebeplerden dolayı sağlığımızı, sıhhat ve afiyetimizi bozup, bizlere hayatı zehir, dünyayı zindan eden nice hastalıklar vardır. Bizlere bazı hikmetlere karşılık bu hastalıkları veren Allah, her derdin devasanı da yaratmış, insanoğlu da çalışarak ve aklını kullanarak bu dertlerin devasını bulmuştur.
Günümüzde henüz kesin tedavisi mümkün olamayan bazı hastalıklar da vardır. Mazide kalan o karanlık yıllarda insanlığın başına büyük bela olan veremin bugün artık tedavisi kolaylaşmış ve bu hastalık o korkunç seyrini kaybetmiştir. Fakat bu defa günümüz dünyasında amansız olan ve görüldüğü insanları ölüme sevk eden veya dayanılmaz ıstıraplar çektiren bir hastalık keşfedilmiştir ki, bunlara da kanser denilmektedir. Bu arada kovid illetini de göz ardı etmemek lazım!
Malum olduğu üzere kanser hastalığı vücudun muhtelif yerlerinde görülmekte ve görüldüğü organa göre isim almaktadır. Meselâ; Ağız, yemek borusu, mide, bağırsak, rahim, meme, gırtlak, akciğer ve cilt kanserleri gibi çeşitleri vardır. Adı ne olursa olsun, veya vücudun hangi organında görülürse görülsün sonucu ölümle sonuçlanan bu hastalığın meydana gelmesinde ana ve yardımcı faktörler de vardır.
Bulaşıcı olmayan, lakin kalıtsal olduğu bilinen bu kanserlerin her birine ait erken belirtileri vardır. Başlangıçta hiç ağrı ve sızı yapmadığı halde vücuttaki doku hücrelerinde meydana gelen kötü urlar, etrafındaki sağlam urlara geçerek hastalık çok sinsice ve yavaş yavaş ilerleyip organlara zarar verdikçe ve sinirlere baskı yaptıkça ağrılar başlar. Kanser erken teşhis edilirse, başarı ile tedavi edilmekte ve hastalık önlenmektedir. İnşallah yapılan araştırmalar ve mücadeleler sonunda Allah’ın izni ile bu derdin de devası bulunacak ve insanlık için zararsız hale gelecektir.
Hepimiz şunu çok iyi bilmeliyiz ki, derdi veren Rabbim dermanını, hastalığı veren Yaratan şifasını verecektir. Bu anlamda bize düşen görev, tedavi hususunda uyanık olmak, bu korkunç hastalığı bilim ve tekniğin son buluşları olan malzeme ve ilaçlarla tedavi eden hekimlere, kurum ve kuruluşlara yardımcı olmaktır.
Malum! Ülkemizdeki devlet hastanelerine ek olarak, devlet hastanelerinden daha donanımlı kanser hastaneleri inşa edilmektedir. Dini, insani ve hayati bir önem arz eden hastane yapımı konusunda bizler vatandaş olarak daha duyarlı olmalıyız. Hatta bu konuda elimizden gelen yardımları severek yapmalıyız.
Ecdadımızın sayısız çeşmeler, köprüler, yollar, kervansaraylar, hanlar, hamamlar, okullar, medreseler, camiler, düşkünler ve hastalar için darülacezeler, şifa yurtları ve hastaneler yaptırıp geriden gelen nesillere armağan ederek hayırseverlik ve cömertlikte bizlere örnek olduklarını unutmayalım.
Bizler hastalığın ve sağlığın Allahtan geldiğine inanıyor ve bazı hastalıkların da kalıtsal olduğunu biliyoruz. Bu anlamda haddinden fazla kaderci olup tedbiri elden bırakmamak lâzım. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, tedbir bizden takdir Allah’tandır. Hele hele kovid salgınında maske, mesafe ve temizlik çok önemlidir. Bu kurallara riayet edenlerin hastalığa yakalanma riskinin asgariye indiği bilimsel olarak da ispatlanmıştır. Sağlık dolu günler dileğimle.