Bugün, 20 Temmuz 2025 Pazar

Muzaffer GÜNAY


SİYASİ OTORİTEYE İTAAT DİNİN EMRİ Mİ?


Yani halkı yöneten siyasi merci.. Hangi siyasal yönetim olursa olsun ahalinin yönetimini üstlenen irade. Siyasi otoriteden anlaşılması gereken budur. İster seçimle, ister başka türlü devlet yönetimini elinde bulunduranlara halkın kayıtsız şartsız itaat etmesi İslam’ın emri midir?

Bu gün Türkiye gibi eksikliklerine rağmen demokrasi ile yönetilen islam ülkelerinin sayısı çok değil. Çoğunun rejimi hanedanlık. Bir türlü halkın istediği yönetimler iş başına gelemiyor Müslüman coğrafyada. İşin doğrusu şu ki, ülkemiz bu bakımdan oldukça şanslı. 1876’da başlayan demokrasi arzusu Cumhuriyet Türkiyesi ile ete kemiğe büründü.

Hakikatte İslam, belirli bir Yönetim şekli önermez. Aslolan adalet ve halkın huzurunun temin edilmesidir. Öyle ise halkın tercihi esastır. Nitekim İlk Dört Halife Dönemi buna dair en güzel örnektir. Hz. Ali’nin son dönemlerinden itibaren, seçim yani halkın katılımı son buldu ne yazık ki. Muaviye işi saltanata çevirdi. İstediği gibi bir yönetim kurdu. Ardından oğlu Yezid yönetimi devraldı. Yezid dönemi de tam bir zulüm dönemidir. Devamında gelenler de aşağı yukarı böyledir. Halkın sesine kulak veren Emevi Sultanı sadece Ömer b. Abdü’l Aziz’dir. Onun da halifelik süresi iki buçuk yıldır.

Siyasi otorite ne kadar zalim olursa olsun, itaat etmek farzdır diyenler, gerçeği söylemiş olmazlar. Tam aksine despotlaşan idareye karşı isyan etmek farzdır. 

Peki öyleyse her şart altında siyasi idareye boyun eğmek, kötü icraatlarına katlanmak, kesin olarak dinin emridir, hükmünün Kur’an’da dayanağı var mıdır? Kimileri, şu ayeti delil olarak göstermektedirler: 

“ Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (yöneticilere) itaat edin.” (Nisa, 59). 

Bir de Hz. Peygamber’e isnat edilen şu söz:

“ Üzerinize emir olarak bir Habeşli köle bile tayin edilse, onu dinleyin ve itaat edin.”

Hadisin sahih yani HZ. Peygamber’e ait olup olmadığı  ayrı bir husus. Yüz yıllardır  sahih olup olmadığı tartışılan bir söz. Dolayısı ile bu sözle amel edip etmemek meselesi hala sürüp gitmektedir.

İlgili ayet ise farklı yorumlarla tefsir edilmektedir. Ayette geçen  Yöneticilerin ancak adil olmaları halinde itaatin farz olduğunu söyleyen alimler hiç de az değil. Zalime boynu eğmek, itaat olmaz, olsa olsa zillet olur. 

Kader kavramını da asli içeriğinden boşaltarak iktidar biziz, öyleyse bu bizim kaderimiz, bize itaat etmek de sizin kaderiniz şeklinde halkı pısırıklığa ve suskunluğa mahkum eden ilk kişi Muaviye’dir. İlk dönem kaynaklar bu konuda ilginç bilgiler vermektedir.

Emeviler’den sonra gelen hemen bütün idareler/hanedanlıklar da aynı çizgiyi takip etmişlerdir.

Hülasa olarak, alimler yöneticileri, yöneticiler de halkı bozdu. Kaynaklar böyle diyor. Hiç biri masum değil. Zalim yönetimlere karşı susmanın bedeli hep ağır olmuştur.

Kur’an, zalime karşı durmayı emretmektedir. Kim olursa olsun..