Abdullah ALTAŞ

Tarih: 26.11.2024 09:10

SİYASİ HAZIMSIZLIK!

Facebook Twitter Linked-in

 

Kendinden bahsetmeyi sevmeyenlerden birisiyim.

Lakin, çocukluk yıllarımdan yaşadığım bir olayı günümüzde yaşanan bazı olaylara benzettiğimden dolayı yeniden hatırlama ihtiyacı hissettim.

Henüz 14-15 yaşlarında bir çocuk iken, oturduğumuz mahallede komşu çocuklarla, özellikle okulların tatil olduğu günlerde bir araya gelir, o zamanın çocuklarının oynadığı çeşitli oyunlar oynardık. 

Bir gün beraber oyun oynadığımız arkadaşlardan birisi şöyle bir öneride bulundu. 

-Aramızda seçim yapalım! Başkan seçilen arkadaş hangi oyunu oynayalım, derse, o oyunu oynayalım! 

Evet, hemen orada ayaküstü bir demokrasi gereği bir seçim yaptık, seçimin sonunda oyun arkadaşlarım beni başkan seçti!  

Başkan seçimini öneren arkadaş herhalde kendisinin başkan seçileceğini umarak bu fikri ortaya atmıştı ama hayal kırıklığına uğrayınca şu ifadede bulundu. 

-Neyse bu iş burada kalsın! Seçimi iptal edelim! 

Olmadı bu iş! 

Daha henüz çocukluk yıllarında kendisi seçim fikrini ortaya atıyor, seçim yapılıp kaybedince kendi önerdiği demokrasiden vazgeçiyor! 

Bakın, yaşanan olay çocuklukta geçiyor ve o yaşta o küçücük yaşta olmasına rağmen kaybedince hazımsızlık başlıyor!  

Demekki insan yedisinde ne ise yetmişinde de o oluyor!... Evet!  Büyüklerde de böyle bir hazımsızlık söz konusu!  Hazımsızlık göğsün içindedir, göğüs hasetle dolunca oradan iyi şeyler dışarı çıkar insan vahşileşir hata üstüne hata yapar!.. Hazımsız huzursuzdur, onu meyveli bir soda teskin etmez. Hazımsızlık, şehir ve uygarlık hastalığıdır, köy yaşantısında rastlanmaz! Hazımsız objektiflik kabul etmez, hazımsız objektif  olursa karşı taraf pay alabilir, oysa bütün paylar hazımsızın olması gerekir! Hazımsız patlamaya hazır bomba gibidir, nerede ne zaman patlayacağı belli olmaz! Hazımsız çatışmacıdır!, çatışmak onun gıdasıdır. Hazımsızlık, insanı "Hak" tan uzaklaştırır.  

Günümüzde bazı siyasiler her zaman olduğu gibi "Ben varsam demokrasi var, ben yoksam demokrasi de yok!"  "Ben varsam herşey tamam, ben yoksam her şey eksik" anlayışı içinde olduğunu görmekteyiz. 

Peki çözüm nedir? Hazmedemeyen hazımsız, nasıl hazımlı hale gelebilir? 

Hazımsızın, Mevlana ve Yunus Emre terbiyesinden geçip olgunlaşması ve arınması gerekir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —