Bakın bu sizlere Ülkücü olarak isyanımızdır.
Siz sadece bizi terk etmediniz yada onu düşündürecek adımları atmadınız.
Siz bizim Lise çağında kurduğumuz hayallerimizi de aldınız yüreğimizden ve onu da yaktınız.
Siz bizim Üniversitede kurduğumuz o yar koynunda uyumak varken , karakolda geçirdiğimiz geceleri niye aldınız elimizden?
Siz bir çok ülkücünün, bizim avukatsız girdiğimiz mahkemeleri nasıl unutuverdiniz.
Siz bizim Hastanede Yaralı arkadaşımızın başında beklerken döktüğümüz gözyaşını, ettiğimiz intikam yeminine bir anda sırt dönerek görmezden bu son aylarda nasıl geldiniz?
Siz bizim döktüğümüz ve dökülen kanımızı, bizim yarı aç yarı tok, delik ayakkabıyla kurduğumuz memleketi kurtarma hayallerini çocuk oyunumu sandınız?
Siz bizim sahipsizliğimizi unutup ta, bize o kadar acı verdiniz ki teşekkürler,. Siz bizim bozduğumuz sicillerimizi temizleme yerine yalnız bıraktınız. Aç koydunuz sokaklarda
Siz bizim uykusuz gecelerimizi,. Siz bizim bir baltaya sap olamayışımızı bilerek bir yere vekil olma adına hayal kurduğumuz davayı yüreğimize hançer edip soktunuz..
Siz bizim gardaşımız dediğimiz adamlarla, ülkücü dediğimiz rüya gördüklerimiz ile aramızda olan hukuku ceza verip hapis ettiniz.
Siz bizim ta ciğerden attığımız sloganları, kısılan sesimizi. Yağmur altında direklerin üstüne çıkıp astığımız bayrakları onca yıl attığımız sloganlarımızı, Ergenekonumuzu, Tanrı dağlarımızı, Ne mutlu Türk dememizi bize yasak ettiler de sustunuz ya, bravo.
Şimdi size nasıl inansın milyonlarca ülkücü, nasıl inansın size yürek vermiş insanlar, hepsi tuz buz oldu, yüreklerine mezar taşı olup oturdu, sağolun.
Bakıyorum kime inansam diye bir koşu koşacağım da, doğru hangi yönse biri yazsında bende koşayım şimdiden. Çünkü yüreğimiz paramparça oldu kaç aydır.
Ağlayarak yazıyorum inanın, sahi siz bizi neden bıraktınız da bir yer için koşarak her şeye koşarak gittiniz, değdi mi “Başbug”un mirası olan bu kocaman örülmüş kozayı parçalamaya, değdi mi?
Milyonlarca ülkücünün göz yaşına..