Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Mehmet Ali AYDIN


SİZ KAÇA SATINIZ

SİZ KAÇA SATINIZ


Günümüzde ne yazık ki Müslüman geçinenler iyi bir manzara sergilemiyorlar. Gittikçe dünyevileşen ve dünyalıklarını kazanmak için gösterdikleri gayretin belki de onda birini ahiretlerini kazanmak için göstermeyen Müslüman kılıklılar ne yazık ki İslam’ın ve Müslümanın imajını yerle yeksan ediyorlar. Günlük konuşma ve tartışmalarına baktığınızda İslam’ın bir numaralı savunucu kesilen bu tür insanlar hayatlarında İslam’a acaba ne kadar yer veriyorlar.

Özellikle bu iktidar döneminde ne yazık ki Müslüman kılıklılar epey evrim geçirip görünüş olarak Müslüman ama yaşantılarına baktığınızda ne oldukları belirsiz. Namazsız, ibadetsiz, ahlaksız, hayır ve hasenatsız bir dini hayat icra ediyorlar. Küçük bir dünyevi menfaat ve çıkar için dininden taviz vermekten çekinmiyorlar. Allah’ın dinini küçük bir dünyalık için satıyorlar.

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir Peygamberin ümmeti olduklarını iddia edenler, lüks, şatafat ve debdebe içinde bir hayat sürerken, burnunun dibinde açlık ve sefalet içinde perişan bir hayat yaşayan kardeşinden haberi yok. Haberi olsa bile çalışıp kazansın, ben çalışıp kazandım anlayışı ile olaya bakıyor. Gerçekte ise sen çalışıp kazanmadın Yüce Allah sana verdi. Senin kazandığın yok aslında.

Lüks arabalar, villalar, giyim kuşam ile kaliteli Müslümanlık olacağını sananlar Allah’ın yolundan, O’nun istediği şekilde yürümedikten sonra kendilerini aldatmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

Ne yazık ki çoğumuz günümüzde kendimize göre bir din icat edip ona göre yaşayarak cenneti kazanacağımız hayaliyle yaşıyoruz. İsterseniz yaşadığınız haya ile yaşanması gereken dini karşılaştırın ve ne kadar örtüştüğüne bakın. Öyle Müslüman kılıklılar var ki hasbelkader geldiği makam, mevki ve zenginliğine güvenerek insanlara tepeden bakıyor. Bilmiyorlar ki çıplak geldikleri gibi çıplak gidecekler, kazandıklarını bıraktıkları mirasçıları çarçur ederken onlar aşağıda hesabını verecekler.

Bizim yaşımızda olanlar, bu iktidar döneminde dinini yaşayabilmek için ne çileler çektiler. Ne zorluklara katlandılar. Hatta bu uğurda işkencelere maruz kaldılar, okullarını terke ettiler, medrese-i Yusuf’ta ne işkencelere katlandılar. Günümüz Müslümanları da nasıl olsa iktidar onlara her türlü kolaylığı sağladılar ve bu nedenle dinleri için mücadeleye gerek yok diyerek kendilerini rehavete kaptırdılar.

Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de Bakara suresi 175-175. Ayetlerde bizleri şöyle ikaz ediyor:

“Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir şey karşılığında satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah kıyamet gününde onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak!”

“Onlar doğru yol karşılığında sapkınlığı, mağfiret karşılığında azabı satın almış kimselerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklılarmış!”

Şimdi hepimiz kendimize bakalım Allah’ın dininden dünyalık menfaat ve çıkarlarımız için ne kadarını yaşamıyor ve gizliyoruz.

Hepimize ibret olması bakımından küçük bir hikâyeyi paylaşalım ve kendimizi buna göre şöyle bir gözden geçirelim olmaz mı?

Londra’daki Camii’ye yeni bir imam tayin edilmiş. İmam şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman da aynı şoföre rastlıyormuş.

Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 kuruş fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş.

Kendi kendine düşünüyormuş: “20 kuruşu şoföre geri versem mi? …Ama içinden bir ses diyormuş ki:

“Çok gülünç bir rakam ve şoförün umurunda değil. Otobüs şirketi de zaten çok para kazanıyor… Sadece 20 kuruş onlara bir şey yapmaz. Ve bu parayı saklayabilirim” diye düşünmüş. Allah’tan gelen bir hediye gibi…

İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki:” Paranın üstünü fazla verdiniz.”

Şoför gülümsemiş ve demiş ki:” Siz Camii’nin yeni imamısınız değil mi? Aslında uzun zamandır sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, İslam’ı öğrenmek için ve bilerek size fazla para verdim ve nasıl tepki vereceğiniz görmek istedim.”

Otobüsten inerken imam artık bacaklarını hissetmiyormuş, neredeyse yere yığılacakmış, bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış, gözlerinden yaşlar dökülerek gökyüzüne bakmış ve demiş ki:

“Allah’ım az daha İslam’ı 20 kuruşa satıyordum! Allah’ım beni nefsime bırakma, bana yardım et!”

Şimdi kendimize bakalım acaba biz İslam’ı nelere değişiyoruz. Paraya mı, makama mı, kadına mı ve daha başka nelere? Dünya menfaati acaba bizi ne kadar ahireti kazanmaktan alıkoyuyor?