Ordu şehri, gündüzleri insan selinden geçilmez oldu. Avrupa'da bu kalabalık hali, ancak ve sadece hafta sonlarında görülmektedir.
Neden acaba böyledir?
Cevap hazır: Çünkü, hafta içinde herkes kendi işinde gücündedir de ondan. Öyle bizim ülkede olduğu gibi işsizlik had safhada değildir. İşsizliğin kol gezdiği her ülkede durum tıpkı bizdeki gibidir. Yapacak işi olmayan insanlar, devamlı olarak evde oturacak değil elbette.
İleri ülkelerin şehirlerinde hafta içinde öyle büyük kocaman kocaman insan yığınları görmek, mümkün değildir.
İster resmi ister sivil hayatta olsun, hemen herkesin öyle ya da böyle işi-gücü vardır.
İşi olmayanlar, çocuklar ve emeklilerdir. Ha bir de şu husus var: İleri ülkelerde emekliler dahi iş güç peşindedir. Bilir ki, tembel tembel oturmak, amaçsız gayesiz dolaşmak, olura olmaza sokaklarda bir aşağı, bir yukarı turlamak, bilinen bir şey değildir.
Hatta işçi bulmakta güçlük çeken bir çok iş yeri bile vardır ileri ülkelerde. Hem de hayli yüksek ücretlere rağmen. Çünkü, bizdeki gibi ucuz iş gücü bulmak, pek enderdir.
Kalkınmaya önem veren ülkelerde işsizlik diye bir probleme tanık olmak olası değildir. Hatta , kimi iş sahipleri hem de dolgun ücret vaadlerine rağmen, çalışacak insan bulmakta ciddi ciddi zorluk çekmektedirler.
Kalkınma temelli ekonomik atılımlar, hiç bir vakit ve hiç bir şekilde duraksamaz. Birbiri ardına üretim yaparlar. İhracat, ithalatın daima önündedir. Üretmeyene iyi bir vatandaş gözüyle bakılmaz, ileri memleketlerde.
Biz de işsizliğin temel sebeplerinden biri de banka faizlerinin çok yüksek olmasıdır. Oysa, ileri ülkelerde böyle bir durumun esamesi bile görülmez. İşini büyütmek isteyen isteyenedir.
Bir gelir vergisi konusu var. Avrupa'da vergiler bizdeki gibi yüksek değildir. Gayet dengeli ve herkesin gücüne göredir. İşverenin vergi yükü ne kadar hafif olursa, o kadar çok işçi çalıştırır, üretir ve ihrac eder.
Kalifiye eleman yetiştirmek ileri ülkelerde kalkınmanın temel parametrelerindendir. Okullaşma da buna çok önem verilir. Düz lise Avrupa'da pek görülmez. Meslek okulları daima öndedir.
İleri ülkelerde ihracat politikaları, iş dünyasının verilerine ve isteklerine göre ayarlanır. Hükümetler, popülist davranmaz. Her bir işleri reel verilere istinat eder.
Bir diğer olumsuzluk da iş beğenmeme halidir. Boş gezenlerin bir kısmı iş olmadığı için değil, beğenmediği için çalışmıyorlar.
İşveren, esasında çok önemlidir. Zire girişimci, yeni yeni işler kurmak suretiyle ekonomik durumun hep yüksek düzeyde seyretmesini sağlarlar.
Bir diğer husus şudur:
Biz de çalışanın gerçek manada hak ettiği verilmez. İşsizlik çok olduğu için, işveren bunu fırsat bilerek, düşük ücreti tercih etmektedir.
