"Eğer istiyorsan huzur bulmayı
Cebine koymaya kalkma dünyayı
Huzur ile izlerken derin semayı
Bir simit, bir bardak çay olsun yeter"
Ne güzel demişsin dostum sen bize
Sözleri bırakıp inmişsin öze
Dünya denen şeyi vurmuşsun yüze
Biraz edep, irfan, yüz olsun yeter
Saraya, servete fazla gerek yok
Dünyaperestlerin ellerinde çok
Sen kendini iman kalıbına sok
Bir tas çorba, ekmek, tuz olsun yeter
Bırak övünmeyi, terket kibiri
Sorup sual eder gün olur biri
Berrak su varken içme zehiri
"Helal keyfe kafi "az olsun yeter
Baharım ve yazım geçip giderken
Havasını, suyunu içip giderken
Vatanım, milletim sağolsun derken
Ezelden ebede öz olsun yeter
Rabbim ne verirse helalden versin
Kul da Rabbini gönülden sevsin
Huzuru mahşerde "gel kulum" desin
Kalbinde imandan köz olsun yeter
Eşe dosta insan güven vermeli
Gerçek dosta kol ve kanat germeli
Hakikate giden yolu bilmeli
Ağızlardan çıkan söz olsun yeter
Gözlerim dalınca gece hayale
Selam yolluyorum gökte Hilal'e
Güneşte vurunca gündüz Kemal’e
Alınlar secdede iz olsun yeter
Rızık dağıtılmış bütün cihana
Kimi haram kimi helalden yana
Benden de nasihat olsun ki sana
Geçimi sağlayan iş olsun yeter
Sen Türk’sün kardeşim, hele bir düşün!
Yalanla, haramla nedendir işin?
Ezelden ebede dürüst gidişin
Bir yudum su, bir lokma aş olsun yeter
İslam sayfasına kaydolmuş adın
Tarihe şan vermiş şerefle yadın
Girdiğin her yerden çıkmamış tadın
Bir parça baharla güz olsun yeter
Ömür denen hayat gelip geçiyor
Kişi rızkında olanı içiyor
Yolcular yolunu bizzat seçiyor
Gönülden samimi söz olsun yeter
Gerçeği görecek göz olsun yeter
Rabbim vermiş sana el, ayak, kulak
Hem de bahşetmiştir dil, damak, dudak
Çıkarken ağaca tuttuğun budak
Gören gözlerine kaş olsun yeter
Mezarında sembol taş olsun yeter
Vücuda hükmeden baş olsun yeter