Bugün, 12 Aralık 2024 Perşembe

Olgun YÜKSEL


SURİYE’DE MUHALİFLER BAŞARDI

SURİYE’DE MUHALİFLER BAŞARDI


 

Değerli okurlar, uzun süredir yazamıyorum. Yazamadığım bu sürede Dünya’nın gündemine dahası bizim coğrafyanın gündemine yetişmek mümkün değil. Son on gün içinde yazmaya kalkmış olsaydım , muhtemelen yayınladığım gün,  bana sen hala oralarda mısın diye sorulurdu. 

Bu süre içinde neler oldu? Dünya nükleer tehditlerle sarsıldı. Ukrayna’ya verilen balistik füzeler kullanılınca Dünya nükleer savaşa doğru yol aldığımızdan korktu. Neyse ki henüz korkulan olmadı. İsrail Lübnan’ın başkenti Beyrut’u bombalarken canlı yayınlarla izletti. Öfkeden dişlerimizi gıcırdatmaktan başka bir şey yapamadık. Halk olarak Filistin’de ve Gazze’de uygulanan soykırım karşısında çaresizliğimiz bizlerde resmen travma yarattı. Buna karşılık İsrail yanlısı olan içerideki oluşumlar ise bizlerdeki öfkeyi daha da arttırdı. PKK ve YPG gibi terör oluşumlarına ABD, AB ve İsrail’in verdiği desteklere daha net olarak bu süreçte tanıklık ettik. Elbette bunun bir hesaplaşması olacaktır. Günler her gün katliam ve bombalama haberleriyle geçerken Türkiye’de bir hareketlenme başladı. Sayın Cumhurbaşkanı, Suriye’ye yönelik bir harekat yapılacak gibi imalarda bulunmaya başladı. Bu söylemlerini destekleyen askeri hareketlilik bölgede kendini göstermeye başladı. Özellikle ABD’deki seçimlerin ardından bu hareketlilik daha da fazla görülmeye başladı. Ben, bu süreci artık bıçak kemiğe dayandı ve Türkiye bu sefer yarım kalan harekâtlarını ABD ve Rusya’ya rağmen tamamlayacak şeklinde değerlendirdim. İktidar ortağı Devlet Bahçeli'nin de bu süreçte harekâtın başlayacağını ima eden konuşmalarını ve mesajlarını görmeye başladık.  Bu arada Suriye uçaklarının İdlip bölgesinde muhalif halka yönelik hava saldırıları yaptığı haberlerini duyduk. İşler hiçte iyi gitmiyordu. 

Bir anda İdlip bölgesinde bir hareketlilik haberlerini duyduk. Muhalif olarak adlandırılan HTŞ denilen birliklerin İdlip Bölgesinde ki Türk Ordusunun Kontrol noktalarından aşarak Rejim bölgesi istikametinde harekâta başladığını izlemeye başladık. Arka arkaya şehirleri ele geçirmeye başladılar. En son Şam ele geçirildi ve Esat diktatörlüğüne son verildi. Bu süreç hem İdlip’te sıkışan Suriyeliler için hem de Türkiye açısından çok iyi oldu ve yine Türkiye bu süreci çok iyi yönetti. Suriye’den Türkiye’ye yönelecek yeni bir göç dalgası ihtimali tamamen bitmiştir. Rusya’nın ve İran’ın artık bu sürece müdahale edebilecek imkan ve kabiliyeti yoktur. Asıl sorun ABD ve desteğindeki PKK/YPG’dir.  Uzatmadan yazıyorum, henüz yazmak istediğim yere gelemedim. Şimdi geliyorum. Önce kafamdaki sorulara geçelim.

1.  Münbiç’i de ele geçiren Türkiye’nin kurduğu ve donattığı SMO’nun harekatı burada sonlandırılacak mı? Türkiye SMO’nun harekatlarına fiziki kuvvet desteği verecek mi? Bence vermelidir ? Demir tavında dövülür.

2.   Suriye’deki ABD’nin kurduğu ve donattığı PKK Ordusunun varlığına yönelik bir harekât yapılacak mı? Bence yapılmalıdır.

3.  Suriye’den Türkiye’ye  göç eden sığınmacılara yönelik geri dönüş planlarımız var mı? Var ise bu süreç ne zaman başlayacak?

Değerli okurlar, Ortadoğu da jeo stratejik ve politik dengeler artık tamamen değişmiştir ve uzun yıllardan beri ilk kez,  lehimize dönmüştür. Türkiye özellikle Suriye’de oluşan yeni dengeleri barış ortamına yönlendirmeli ve mutlaka yeni bir karışıklığa meydan vermeden yönetilmesini sağlamalıdır. Bunun işaretlerini de görüyoruz. Umarım böyle devam eder. Eğer bu başarılamaz ise güneyden İsrail’in harekatlarına zemin hazırlanmış olur.   Irak’ı işgal eden ABD’nin demokrasi adı altında Irak’ta ki tüm devlet kurumlarını yok ederek  işe başlamıştı.  Sonuç; Irak hala bir devlet olamadı. Suriye’de ise muhalifler ele geçirdikleri tüm devlet kurumlarının ve bürokratlarının işlerinin başlarına dönmelerini ve görevlerini yürütmelerinin talimatlarını verdi. Esad’ın atadığı Başbakan’ı dahi görevinin başında tutuyorlar. Bana göre çok isabetli, çok yerinde kararlardır. Bu kaosu önler, devletin ayakta kalmasını sağlar ve çok hızlı bir şekilde devletin yeniden inşa edilmesinin yolunu açar. Benim anladığım Türk aklı bu süreci yönetiyor. Eğer Batı bu işin içinde olsaydı yıkıma ve yeni katliamlara yönlendirirdi. 

DEM Partisinin içinde yer alan politikacılar bu süreçte, konuşmakla hiç iyi yapmıyorlar. PKK ve YPG vs. ne halt iseler bu terör örgütlerinin aklıyla hareket eden tüm varlıkların bu ülkede karşılığı yoktur. Suriye’de General olarak bilinen bir terörist hala Deaş vs. İslamist terörden bahsediyor. Halbuki insanlar, yatağını yorganını kalan üç beş eşyasını pikaplara, kamyonetlere koyabilen zavallı insanlar evlerine yurtlarına kavuşmaya çalışıyorken Halep kalesine asılan Türk Bayrağı ile uğraşan PKK destekçisi güya Kürt politikacıları iğrenç duruma düşüyorlar. Artık bu ülkenin vatandaşı olmayı öğrenin. Bu ülkeye, bu halka ihanetin, teröristlik yapmanın er ya da geç bedeli olur. Bu bir öngörüdür. Sıradan bir vatandaş olarak gördüklerimdir.  Süreç sizin için böyle çalışmaya başladı. Haberiniz olsun. 

Kalın Sağlıcakla….