Bugün, 16 Temmuz 2025 Çarşamba

Muzaffer GÜNAY


TARİHİ KÜLTÜRÜ VE DOĞASI İLE İLÇELERİMİZ


Haber/Yorum: 

Muzaffer GÜNAY

Toplum olarak, ne yaşadığımız yöreyi,ne de başka yöreleri iyice tanımayı pek sevmiyoruz. Bu, benim şahsi gözlemim olabilir, fakat, nihayet işimiz icabı, tanımayı ve tanıtmayı hayatının odağına koymuş bir insan olarak vardığım kanaat böyle.

Bu  değerlendirmemden yola çıkarak Gazetemizde haftada bir gün (Salı) bir ilçemizi kısa ve lakin bol miktarda fotoğraflarla az biraz tanıtmayı deneyeceğim..

Diliyorum ki, faydalı olur.

İlçeleri her hangi bir sıralamaya tabi tutarak değil de,her hangi biri diyerek dilimize gelen şekilde tanıtmaya gayret edeceğiz. İlk ilçemiz Ulubey olsun.

 

U L U B E Y

Türkçe bir isim olan Ulubey, 14.yy’ılda bu günkü Kardeşler köyünü nahiye merkezi olarak kuran  Sevdeş Bey’in lakabıdır. Osmanlı kayıtlarında geçen bilgilere göre, Sevdeş Bey 19 kardeşi ile birlikte o zamanlar muhtemelen pek az nüfusu olan bu köye gelip yerleşir. Niksar’dan geldiğin rivayet edilir. Nitekim, Aybastı’nın Sevdeş Obası,bu bey tarafından yaylak olarak kullanılıyordu.

Yine kayıtlara göre, Sevdeş-Sevdeşlü nahiyesi, 31 köy ve bir mezra ile zamanın büyük nahiyelerinden biridir.Bu günkü Harami ve Karağaç ile Kuylu köyleri bile (Karye-i Koyluca) buraya bağlı idi.

19.asrın sonlarında bugünkü Yolbaşı(eski adı Bahaeddin) köy nahiye merkezi yapıldı. Derken,nahiye merkezi kısa süre sonra şimdiki Ulubey’e taşındı.

İl merkezine 23 km olan Ulubey, hem Ordu’ya çok yakın olması hem de ekonomik nedenlerle gelişememiş olup, el’an toplam nüfusu 25 bin civarında olup 42 mahallesi vardır. B.Şehir olmadan önceki mahalle sayısı altı idi.

Ulubey, öteden beri ekonomik olarak  İl Merkezi ile hiç kesilmeyen bir ilişki halindedir.Fındık başta olmak üzere,tüm ürünlerin pazarı  bugünkü adı ile Altınordu olmuştur.Bu gün de aynı minval üzeredir.

                                              TARİHİ ESERLER

Arkaik çağlardan beri insanların yaşam alanı olarak bilinen Ulubey yöresinde bu sebeple değişik dönemlere ait çok sayıda tarihi ve kültürel eser,yer ve mekan bulunmaktadır.

Biz en önemlilerini belirtmekle yetinmek durumundayız:

             Çubuklu,Elmaçukur ve Kazancılı kaleleri.. Şahinkaya Arkeolojik alanı. Sarpdere ve Çelenkzade Kemer köprüleri.Beşoluk (Akpınar), Erdiğin ve Karışman (Karakoca), Uzunmahmut, Konakyanı (Kıranyağmur), Güzelyurt tarihi çeşmeleri. .Konakyanı ve Durakköyü taş camileri.. Kardeşler, Şahinkaya, Kıranyağmur, Oyumgürgen, Uzunmahmut kaya mezarları.. Şeyh Abdullah ve Salih Derviş Türbeleri..

COĞRAFİ DURUM

Ulubey ilçesi  arazileri genellikle engebeli bir yapıya sahiptir. İlçe merkezinin rakımı 585 m.dir. Kuzeydoğu’sunda Şuayp Tepesi (500), Sayacabaşı (1.100), Güney’de Hacoğlu Lapa Tepesi (1.100), Çağlayan’da Akinek Yaylası ve Fındıkalan Tepesi 1.660 m.dir. İlçe topraklarında ortalama yükseltileri 500-700 m.arasında değişen bir çok tepe bulunmaktadır.

İlçenin en önemli akarsuyu, Güneydoğu’sundan itibaren, Doğu yönünü çeviren Melet akarsuyudur. Ayrıca Sarprede de önemli bir akarsudur.

Yüz ölçümü 283 m2’dir. Toprakların Tarım topraklarını yüzde 70’ini fındık bahçeleri, yüzde 15’ini tarla arazileri oluşturur. Geri kalanı orman, koru ve meradır .(bk. Dünden Bu Güne Ulubey, S.Çebi, s.61,62)

 

NİTELİKLİ DOĞAL VARLIKLAR

Sayacabaşı Mesire Yer, Küpkaya Kanyonu (Kardeşler Köyü), Fındıkalan, Akinek ve Boğagöl Yaylaları, Kurşunçalı ormanları, Ohtamış ve Gerdiş şelaleleri, Melet Çayı, Sarprede, Kovanlıkdüzü Mesire Yeri, Memişağa Tepesi seyir Zirvesi…

Bunlardan en ünlüleri Sayacabaşı Mesire yeri ile Küpkaya Kanyonu’dur. Her yaz mevsiminde bu iki doğal mekan dolup taşmaktadır.

Fındıkalan ve Boğagöl yaylaları ise çok yüksek ve uzaklarda olduğu için ve ayrıca ulaşım bakımından da pek müşkül olması nedeniyle pek fazla tanınmamıştır

   NİTELİKLİ KÜLTÜR VARLIKLARI

Çok sayıda serendi, konak; su değirmenleri, ahşap köprüler, taş yapılar, geleneksel el örme ve dokuma ürünleri,demir, bakır ve topraktan mamul el, ev, tarım ve mutfak araç ve gereçleri, Körükler, eski taş döşeme yollar vb.

Bu vesile ile belirtilmelidir ki,bu gibi artık tarihe karışmak üzere olan kültür varlıkları hiç olmazsa numunelik olarak korunmalıdır.

Klasik su değirmenleri de keza yok denecek kadar azalmıştır. Oyugürgen ve Ohtamış değirmenleri özenle korunarak turizm sahasında hizmete açılmalıdır.

TEMEL GEÇİM

 KAYNAKLARI

Hemen her yörede olduğu gibi (Akkuş ve Mesudiye hariç) Ulubey yöresinde de temel geçim ürünü fındıktır. Ancak,son yıllarda arıcılık, kivicilik, seracılık gibi  değişik geçim kaynakları gelişmeye başlamıştır.

Hayvancılık geçim kaynağı olmaktan çıkmış olup haneler sadece kendi ihtiyaçları için hayvancılık yapmaktadır. Hatta,son yıllarda bir çok aile hayvancılığı terk etmiştir.

Köylerde artık genç nüfus yok dense yanlış olmaz. Çünkü, yeni kuşaklar,adeta zorunlu olarak tahsil veya iş için ya il merkezine yahut da il dışına çıkmaktadır.

Devirler değişmekte,teknoloji gelişmekte olduğundan,geleneksel tarımcılık ve buna bağlı olan yaşam tarzı terk edilmektedir.

40-50 yıl öncesine kadar soya fasulyesi,önemli bir geçim kaynağı iken,üretimi giderek azalmış ve artık tamamen terk edilmiştir.

Daha eski yıllarda buğday, mercimek, yulaf, arpa gibi hububat ve tahıl ürünlerinin bol bol üretildiği Ulubey yöresinde artık bunların tarımı yapılmamaktadır.

Netice olarak, Ulubey, geçim kaynakları itibarı ile iyice gerilere düşmüş bir yöredir. Zaten nüfus da bu yüzden azalmaktadır.

Burada bir temennimizi dile getirerek  yazımızı sonlandıralım.

Kardeşlerdeki Küpkaya Kanyonu tam  kapasite ile turizme açılırsa,yörenin ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır.

Ayrıca,Sayacabaşı sadece bir mesire yeri olarak değerlendirilmekten çıkarılmalı, modern bir turizm dinlenme ve tatil kimliği kazandırılarak yöre ekonomisine katkısı sağlanmalıdır.

Yörenin gelişiminde turizmin önemi artık anlaşılmalı ve bu doğrultuda adımlar bir an önce atılmalıdır.