Bugün, 6 Kasım 2025 Perşembe

Abdulkadir DEMİR


TEK BÜYÜK

TEK BÜYÜK


 

Biz Müslümanlar; 

Sevindiğimizde, 

Üzüldüğümüzde, 

Şaşırdığımızda, 

"Şok" olduğumuzda, 

Hayran kaldığımızda 

Tekbir getiririz.

“Allahu Ekber!” 

Seviniyorsak da, 

Üzülüyorsak da, 

Allah’ın tek büyük

Oluşuyla kendimizi 

Teselli ederiz. 

Safa halinde de, 

Cefa halinde de 

"Allahu Ekber!" deriz.

 "Allahu Ekber”

Tek büyük Allah’tır!

Sadece ona kulluk,

Sadece ondan isteme!

Kullara kulluğu ve 

Eşyaya kulluğu

Reddetmenin adıdır!

Allah büyüktür! 

Kimden büyüktür? 

Herkes ve her şeyden! 

Her şeyin içine 

Amerika da girer mi?

Müslümanın bundan 

Şüphesi olabilir mi? 

Biz "Allahu Ekber!"

Diye haykırırken 

Ağzımızı kapatanlar;

“Amerika Ekber!” 

Dememizi istiyorlar?

Çok beklerler!

NEDEN SUDAN !!!

Sudan’da ayakları çıplak toz toprak içinde bir anne ve çocuğu, infaz edilmelerinden hemen önce birbirlerine son kez sımsıkı sarılmışlar. BAE ve İsrail birlikte Sudan’da korkunç bir katliam yapıyorlar. Binlerce kadın ve çocuğu katlettiler. Bütün dünya sessizce seyrediyor...

- Peki neden #Sudan, Çünkü Sudan Afrika kıtasının en büyük Altın madenlerine sahip, Halkı katlediyorlar, açlıktan öldürüyorlar, Altın madenlerini ise çalıyorlar. Düşünün 2022 yılında Afrika'dan kaçırılan altın miktarı 435 ton. Türkiye'nin altın rezervi 615 ton. Afrika'da yapılan sömürünün, hırsızlığın boyutunu varın siz düşünün.

Bugün Avrupa ülkelerinin, Amerika'nın ve İsrail'in kaldırım taşlarını kaldırırsanız altından sömürüp açlıktan öldürdükleri mazlumların kanları ve gözyaşları fışkırır.

Gördüğümüz manzara Sudan’daki zulmün tıpkı Gazze’deki gibi nasıl arşa çıktığını anlatıyor. Osmanlı'yı yıktılar Müslümanları sahipsiz ortada bıraktılar...

İyiki cehennem var ve zalimler için yaşasın cehennem...

Sudan’dan yürek yakan haberler geliyor. Biri iyileşmeden başka bir yaramız kanıyor. Rabbimiz ümmete izzet,istikamet ve vahdet nasip etsin. Sudanlı küçük bir hafızın teslimiyetini seneler önce yazmıştım:

Yıllar önce bir Kur’an kursumuzu ziyaret ederken kapının önünde iki sevimli siyahi çocukla karşılaştım.

Biri 8-9, diğeri 12-13 yaşlarında…

Aramızda şöyle bir konuşma geçti:

- Nerelisiniz?

- Sudan

- Maşallah. Türkiye’ye niçin geldiniz?

- Hafızlık yapmak için.

- Babanız da burada mı, ne yapıyor?

- Babamız öldü!

- Babanız öldüyse size kim bakıyor, maişetinizi nasıl temin ediyorsunuz?

- Babamız öldü ama Allah diridir ve ölmeyecektir.

Hayatım boyunca çok utandığım anlardan birini yaşıyordum.

İnsanlara imanı, İslamı, tevekkülü, kaderi, rızayı vs. anlatan güya hoca ben…

Karşımda Hz. Bilal-i Habeşi’ye benzeyen cüssesi küçük ama iman, teslimiyet ve tevekkülü dağlar kadar olan bir çocuk, "Babam öldü ama Allah hayydır ve ölmeyecektir." diyor. 

Çok sık okuduğumuz ayetlerden biri, Ayet’el- Kürsi’nin ilk cümlesi, "Allah hay ve kayyumdur."

Beklentilerimiz oluyor; hedeflerimiz, elde etmek istediklerimiz…

Korkularımız oluyor; endişe ettiklerimiz, çekindiklerimiz…

Bir güven krizi yaşadığımız kanaatindeyim…

Birbirimize olan güvenden bahsetmiyorum. 

Rabbimize güveni,tevekkülü kasdediyorum. 

"Allah sana bir zarar verecek olursa, onu O’ndan başka giderecek yoktur. O senin hakkında bir iyilik dilerse O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. Bunu kullarından dilediğine nasip eder. Bağışlayan ve esirgeyen O’dur." (Yunus,107)

Şemseddin Sivasi;

"Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak;

Padişah konmaz saraya, hane mamur olmadan" der. 

Yakini iman, tam tevekkül ve teslimiyet…

Ardından alemlerin Rabbinin razı olması ve razı etmesi...

"İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlara gelince, yaratılmışların en hayırlıları onlardır. Onların Rableri katındaki ödülleri, içinden ırmaklar akan, devamlı kalacakları adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu, Rabbini sayıp O’ndan korkanlar içindir." (Beyyine, 7-8)

(Derleme)