Haccın rükünlerinden Arafat vakfesine çıkışın başlangıç vakti olan zilhicce ayının sekizinci günü.
Sözlükte terviye “düşünmek, akıl yormak; sulamak, suya kandırmak” mânalarına gelir. Terviye gününün ilk anlama göre adlandırılmasıyla ilgili üç görüş kaydedilir.
Birincisi bunu, Hz. Âdem’in Kâbe’yi inşa ettikten sonra tefekkürde bulunup rabbine yönelerek bu ameli karşılığında nasıl bir mükâfatı hak ettiğini sorması, Cenâb-ı Hakk’ın tavafın ilk şavtından itibaren günahlarının bağışlanacağını bildirmesi, Hz. Âdem’in mükâfatın arttırılmasını talep etmesi üzerine Kâbe’yi tavaf eden evlatlarının da bağışlanacağı müjdesini alması, tekrar ısrar edince tavaf yapanların bağışlanmalarını diledikleri bütün mümin evlâtlarının günahlarının bağışlanacağını öğrenmesiyle;
ikincisi, Hz. İbrâhim’in terviye gecesi rüyasında oğlunu kurban ettiğini görünce rüyanın rahmandan mı şeytandan mı olduğunu düşünmesi, arefe gecesi de aynı rüyayı görünce rahmandan olduğunu anlamasıyla;
üçüncüsü Mekke halkının terviye günü Mina’ya çıkıp orada ertesi gün Arafat’ta okuyacakları duaları düşünmeleriyle ilişkilendirmiştir. Terviyenin ikinci anlamından hareketle de üç görüş ileri sürülmüştür. Bunlara göre Mekkeliler’in hacılar için su depo ettikleri ve arefeden bir gün önce hem hacılara hem hayvanlarına su vererek onları suya kandırdıkları, arefe gününe hazırlık olmak üzere Arafat’a su götürdükleri yahut günahkâr insanların susuz kimseler gibi Allah’ın rahmet deryasından kana kana içmeleri sebebiyle bu güne terviye adı verilmiştir (Râzî, V, 173). Eskiden Mina ve Arafat’ta su temininde güçlük çekilmesi ve Mekke’de bunun için gerekli hazırlığın yapılması sebebiyle bu güne terviye denildiğine dair yorum daha çok kabul görmüştür.
Terviye hac menâsikinin ifasına başlanılan ilk gün olması bakımından önem taşır. Zilhiccenin sekizinci günü Mekke’de sabah namazını kılıp güneş doğduktan sonra Mina’ya gitmek, geceyi orada geçirmek, arefe günü güneş doğduktan sonraki zamana kadar Mina’da kalmak, böylece öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah olmak üzere beş vakit namazı orada eda etmek sünnettir (Müslim, “Ḥac”, 147; İbn)
Terviye, Arefe gününden bir önceki güne denir. Yani Zilhiccenin sekizinci gününe terviye günü deniyor. İbrâhim aleyhisselâm, (Yâ Rabbî! Bana bir erkek evlâd verirsen, onu kurban edeceğim) dedi. Allahü teâlâ da İsmâil aleyhisselâmı ihsân etti. Sonra rüyâsında (Sözün vardı) diye hâtırlatıldı. Acabâ bu, rahmânî olabilir mi, şeytânî olabilir mi? Çünkü Cebrâil “aleyhisselâm” gelmedi. Yanlış bir şey yapmayayım, Rabbime karşı gelmeyeyim diye o günü [Terviye gününü] düşünce ile geçirdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz bunları bize anlattı. Kıymetli olduğunu bildirdi. Terviye günü, [yani bugün] hacılar hazırlıklarını yapıyorlar. Öğleden veyâ ikindiden, veyâhud da akşamdan itibâren Arafata çıkaracaklar. Sekizinci gün hazırlıklar tamamlanır ve Arafata çıkılır. Terviye günü oruç tutmak, salevât-i şerîfe getirmek, istigfâr okumak, tekbîr, tahmîd, tesbîh, tehlîli çok okumak kıymetlidir.
Terviye günü oruç tutmak çok faziletlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, Terviye günü oruç tutan ve günah söylemeyen müslümanı elbette Cennete koyar.ü)
(Terviye günü oruç tutmak, bin köle azat etmeye, iki bin deve kurban kesmeye ve cihad için gönderilen bin ata bedeldir.)
Çarşamba günü olan Terviye gününüz mübarek olsun..