Bugün, 23 Kasım 2024 Cumartesi

Muzaffer GÜNAY (ÇOCUK MASALLARI)


TİLKİ İLE KURT

TİLKİ İLE KURT


Bir zamanlar bir tilki ile bir kurt çok iyi arkadaşmışlar. Öyle ki dostluklarını herkes kıskanırmış. Beraberce ava çıkar, yakaladıklarını arkadaşça paylaşırlarmış.

Bir sabah av amacıyla, erkenden inlerinden çıkmışlar. Gide gide bir köye varmışlar. Bu köyün en ıssız yerindeki bir eve girmişler. Bir fıçı dolusu yağı almışlar. İnlerinin yanındaki bir çukura fıçıyı gömmüşler. Sonra, tekrar ava çıkmışlar. Epey zaman dolaşmalarına rağmen, av bulamamışlar. Karınları çok acıkmış. Tilki, hemen bir oyun düşünmüş ve arkadaşına şöyle demiş:

-Kurt kardeş, büyük kardeşimin çocuğu olmuş. Onu kutlayıp, çocuğa bir isim vermem gerekiyor.

Kurt:

-Madem öyle, hemen git, demiş.

Tilki, ine varmış. Toprağı eşerek fıçıyı çıkarmış. Yağın birazım midesine indirmiş. Sonra, geri dönmüş. Kurt sormuş:

Yeğeninin adını ne koydun?

-Baş.

-Yeğenine uzun ömürler dilerim, güzel bir isim koymuşsun.

-Teşekkür ederim, diye karşılık vermiş tilki.

Yine ava çıkmışlar, çok yerler gezmişler, yiyecek bir şey bulamamışlar. Kurdun, açlıktan gözü kararmış. Tilki ise, aç olmadığı halde, aç gibi davranırmış. Tilki yine bir yalan uydurup şöyle demiş:

-Ortanca kardeşimin bir oğlu olmuş, adını verip geleyim. 

Gitmiş, yağ fıçısını çıkarmış, sına kadar yemiş. Kurdun yanına dönmüş. Ama, aç numarası yapmaya da devam etmiş. Kurt sormuş:

-Yeğeninin adını ne koydun?

-Orta.

-Ömrü uzun olsun!

Tilki, teşekkür etmiş. Av için tekrar ormanlara gitmişler, ama av yokmuş. Kurdun, bir adım atacak hâli kalmamış. Tilki:

-Küçük kardeşimin de bir oğlu olmuş, adını verip geleyim, demiş.

-Pekala, git bakalım.

Tilki, ine varmış. Her zamanki gibi, fıçıdaki yağın tamamını yemiş ve geri dönmüş.

Kurt sormuş:

-Yeğenine ne ad verdin tilki kardeş?

-Son, demiş tilki.

Fakat, kurt artık yere düşmek üzereymiş. Açlık, canına tak etmiş. O yüzden, hemen ine dönüp fıçıdaki yağı yemeyi önermiş. Tilki, hiç bozuntuya vermeden, “Olur” demiş. Birlikte ine varmışlar. Kurnaz tilki:

-Senin tırnakların daha uzun, fıçıyı gömdüğümüz yerden sen çıkar.

Kurt, fıçıyı çıkarmış, ama bir de ne görsün? Fıçıda hiç yağ yokmuş. Açlıktan nefesi kokan kurt şaşırıp kalmış. Tilki ise, hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranarak:

- Yağı, sen yemişsin, bir de çok aç olduğunu söylüyorsun, demiş.

Kurt:

-Hayır, yemin ederim ki, ben yağı yemedim.

Tilki:

-Sen-ben kavgası bize yarar getirmez. En iyisi, şurada uyuyalım. Uyanınca, en çok hangimiz terlemişse, yağı o yemiş demektir. Var mısın?

Kurt, kendisinden emin olduğu için bunu kabul etmiş. Zaten aç ve yorgunmuş, hemen uyumuş. Tilki ise, bu arada yakındaki göle gidip su getirmiş, kurdun üstüne dökmüş. Daha sonra o da yatmış, uyur gibi yapmış. Sonunda kurt uyanmış. Aslında hiç uyumayan tilki, yeni uyanmış gibi davranarak:

-Vay vay vay! Ne kadar da terlemişsin. Yağı kimin yediği çok iyi anlaşılıyor, demiş.

Böylece kurt, kurnaz tilkinin oyununa gelmiş ve işlemediği suçu da üzerine almak zorunda kalmış...

 (Asya Masalı)