Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Mustafa KÖKSAL


TİNERCİ, BALİCİ, SOKAK ÇOCUKLARI

Ben Ordu’yum, 65 yaşındayım, atam dedem Ordulu. Biz bu ilin dününü de biliyoruz muhteşem, bugünlerini de biliyoruz kokuşmuş.


Ben Ordu’yum, 65 yaşındayım, atam dedem Ordulu. Biz bu ilin dününü de biliyoruz muhteşem, bugünlerini de biliyoruz kokuşmuş.

Ben öğretmenim, içim acıyor, bana gelip el açtıklarında, çorba parası versene dediklerinde ne alacaklarını biliyorum tam 50 yıldır bu tipleri iyi bilirim.

Bundan 20 yıl önce Borsa binası yanındaki binada birkaç tinerci genç kalırdı, inanın o gün onları gider ziyaret ederdim izbe yer, karanlık oda, taş üzerine serilmiş karton kağıtlar, aç susuz ellerinde bali torbası, boynuma sarılıp ağlardı, sepetçinin oğulları ve 2 arkadaşı, biri böyle bir gecede aklı gidince öldürdü arkadaşını içeride yanlışım yoksa.

Onlar dışarıda ve beni 20 yıldır gördüklerinde; "hoca baba bir çorba parası" cümleleri hep aynı, ama biliyorum, aman kimselere dokunmasınlar diye 20 yıldır cebimde bozuk para taşırım isterlerse vereyim diye.

Hiç geri çevirmedim onları.

Ben onlar ile saatlerce Borsa binasında olurdum, konuşurdum, ne yapıyorsun hoca ağbi derlerdi, bende öğretmenim, spor hocasıyım derdim, ama o günde bugünde beni severlerdi.

Bugün içim acıyarak her gün bedenen öleceklerini bilerek üç beş veririm. Kimseye dokunmasınlar diye sokaklarda.

Ey gidi sepetçi ve yanında duran eşi, o çocuklar şimdi bağımlı, bir çok kez tedavi görseler de kurtulamadılar.

Çok gençler de. Hele hele bu eğitim denen ucube sistem içinde nice gençliği uyuşturucu, şarabcı, kumarcı, balici tinerci olarak kaybedersek ben buna yanarım. Bir eğitim tam gün olursa o çocuklarda perişan olacaklar tabi ki.

Onların tek kurtuluşu sevdiği sanatı yapamamaları, oralarda hür ve bağımsız olamamaları..

Bu ilin bu sorununun muhatapları, sadece şerefli polisler olmamalı, koruyucu aileler, eğitim, Milli Eğitim ve kendilerini sosyal cemiyet diyen kurumlarda olmalı..

Yoksa 10 sene sonra sokakta kıvranan, can çekişen çocuklara şahit olmayı kim ister ki?