Bugün, 2 Mayıs 2024 Perşembe

Mehmet Ali AYDIN


TÜFEK İCAT OLDU MERTLİK BOZULDU

TÜFEK İCAT OLDU MERTLİK BOZULDU


Yukardaki dize meşhur “Köroğlu destanından” alıntı.  Ateşli silahların icadı ile dünyada mertlik diye bir şey kalmamıştı. Pusuya yatan düşman, size görünmeden uzak mesafelerden ateş ederek canınıza kast edebiliyordu. Halbuki ateşli silahlardan önce cengaverler er meydanına çıkar ve kimin kime gücü yetiyorsa öbürünü alt ederdi. Gücü yetmeyen de aman dileyerek meydandan çekilme şansına sahipti.

İnsanın bazen gece yarısı uykusu kaçar, yatak sırtına çıkar ve akla hayale gelmeyen düşüncelere dalarsınız. Öyle parlak fikirler aklınıza gelir ki onları bir yere not etme ihtiyacı duyar, erinirsiniz, sıcak yatak ağır basar, uymasanız bile kafanıza yorganı çullar ve saatler geçer uyuyamazsınız. Bu gece nedense ben de aynı durumu yaşadım. “Boş durmaktansa bedava çalışmak iyidir” prensibini hayata geçirdim ve fikir jimnastiği yaptım.

Şöyle aklımın erdiği günden bugüne kadar geçen zamanı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçirdim ve bu süre zarfında yaşadığım dünyanın nereden nereye geldiğini nelerin değiştiğini insanlığın neler kazanıp neler kaybettiğini hayal ettim.

Bunlardan en önemlisinin insanlığımızı kaybettiğimiz ve teknolojinin bizi esir ettiği olduğunu fark ettim. Bizim çocukluğumuzda dünya yuvarlak ve kendine has bir geometrik şeklinin olduğuydu. Orta kuşak dediğimiz bizimde ülkemizin yer aldığı bölümde dört mevsimin olduğunu ve her mevsimin kendine has özelliklerinin olduğunu biliyorduk. Aslında daha çok şeyler biliyordum ve en önemlisi insanlığın henüz ölmediğini biliyorduk.

Önce dünyanın şeklini değiştirdik ve “küreselleştik”, yani dünyanın şeklini değiştirdik. Sonra her kelimenin sonuna “sel” eki eklemek suretiyle güzel Türkçemizi sele verdik. Edebiyatçıların ve Türkçecilerin işine karışmak benim haddim ve hududum değil ama artık “sel” felaketi ile karşı karşıyayız. Dünyanın en zengin dillerinden biri olan Türkçeyi günlük hayatımızda üç-dört yüz kelimeye mahkûm ettik. Meramımızı anlatmak için kelime bulamayınca bol bol “eeee”, “ıııı” diyerek boşluk doldurmaya başladık.

Önceleri toplu yaşıyor, komşuluk, arkadaşlık, dostluk ediyorduk. Yardımlaşma ve dayanışma ruhu aramızda yaşıyordu. Bireyselleştik, egolarımıza yenik düştük. Aynı sitede, binada yaşıyor, aynı merdiven ve asansörü kullanıyoruz ama birbirimizi tanımıyoruz. Biriyle karşılaştığımda ben Allah’ın selamını kimseden esirgemem ama bazen selam verdiklerim bön, bön bakarak sanki hangi dili konuştuğumu sorgular gibi.

Aynı evi paylaştığımız en yakınlarımızla otururken dahi bazen yabancılaşıyoruz. Herkesin elinde akıllı telefon, tablet veya başka bir elektronik cihaz birlikte aynı odada oturuyoruz ama kendi başımızayız. Birlikte paylaşacağımız ortak bir paydamız kalmamış. Hepimiz elindeki ile konuşuyor ama yanındaki ile konuşamıyor. Bir acayip insanlar olduk.

Önce dünyayı küreselleştirmiştik, şimdi de “kareseleştirdik”. Nefret ediyorum ama ben de “sel” ekiyle boğuşmaya başladım. Artık dünyamız bir ben kare diyorum da bir dikdörtgenin içinde. Her şeyi oraya doldurmuşlar, ne ararsak orada. Biz yaşlılar televizyonların başında, gençler akıllı telefonun emri altında, üç yaşından itibaren ufaklıkların elinde tabletler onlar da onun esiri.

Karşılıklı oturmalara gitmeler bile ne yazık ki artık televizyon program ve dizilerine bağlı olarak ayarlanıyor. Bu akşam şu dizi var, yarın akşam şu program var olmaz, falan akşam da şu yarışma. Bitmeyen programlar nedeniyle birbirine gitmeyen akraba, eş ve dostlar olduk. Aramıza teknoloji denilen bir duvar ördük. Atalarımız kocaman “Çin Seddini” yıkıp geçmişlerdi ama biz teknoloji duvarını yıkıp da insanlığımıza dönemez olduk.

Kendimiz yerliyiz ama, diğer her şeyimizle yabancı olduk. Kendi kültürümüz, medeniyetimiz, geleneklerimiz, örf ve adetlerimiz, inançlarımız varken küresel emperyalizmin dayatması yabancı kültürün işgali altındayız. Araştırma, inceleme, okuma ve eleştiri yok, kolaycılığa ve hazırcılığa bizi alıştırdılar. Önümüze ne konursa onu bize yediriyorlar. Tadı, tuzu, nelerden yapıldığı, bünyemize uygun mu, değil mi, midemiz kabul eder mi, etmez mi hiç düşünmüyoruz.

Hani derler ya! “Haram, helal ver Allah’ım, senin kulun yer Allah’ım” misali.

Hani başlıkta demiştim ya; “Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu”. Teknoloji icat oldu, insanlık bozuldu. Bunda teknolojinin bir suçu yok, Suç onu adam gibi kullanmayan bizlerde. Başka bir deyişle, “gavurun ekmeğini yiyen, kılıcını çalacak” misali kendiniz geliştirmeseniz başkalarını geliştirdiği ile idare edeceksiniz, o da sizi ne yazık ki bataklığa doğru sürüklüyor. Ya kendi geminizi yapacaksınız ya da başkasının gemisine bineceksiniz, o da sizi istediği yere götürür, ya da yarı yolda bırakır.

Ben de uykusuz geçen birkaç saat içinde amma da şey düşünüp hayal etmişim.