D. Mehmet ŞEKEROĞLU

Tarih: 29.04.2025 09:37

TÜRK MİLLETİ'NİN ÖZGÜR İRÂDESİ?

Facebook Twitter Linked-in

 

Önceden söyleyeyim: Bu yazımda, attığım başlığın hakkını tam olarak verebileceğimi sanmıyorum. Çünkü, "özgür irâde" kavramı başlı başına bir tartışma konusudur. Olsun! Sonuç tam tatmin edici olmasa da, bu tür toplum felsefesi konularıyla uğraşmak, ne olup bittiğini anlayarak kendini manipüle ettirmemek ve kullandırmamak yolunda onurlu bir adım ve tavırdır.

Buradaki zorluğun bir nedeni de şudur: Bir yandan, bazı konuları kişilere ("karakter maskeleri"ne) indirgeyerek anlatmak kolayımıza geliyor; diğer yandan, sistem, karşımıza sürekli olarak o "kukla"larını/ "karakter maskeleri"ni, "rol modelleri"ni çıkarıyor ve bizi onlarla boğuşmaya zorluyor. Biz ise, ormandaki ağaçlarla ve yapraklarla uğraşırken, ormanın tümünü göremiyoruz.

Karl Marx'ın fikirlerine değer veren bir sosyolog olarak ben, toplumsal olay ve olguların o "rol modelleri"ne/ "karakter maskeleri"ne indirgenemeyeceğini bilirim; konulara, daha genel bir toplum ve siyâset felsefesiyle yaklaşmaya çalışırım. Bireylerin üzerinde, belirleyici başka "merci"lerin olduğundan yola çıkarım. Ama: Bu tür analizlerde bu (büyük ölçüde) belirleyici "merciler"e rağmen, toplumsal ve bireysel anlamda "cüzî irade"nin yine de ihmal edilmemesi gereken bir faktör olduğunu düşünürüm.

*

Türkiye'de (bugün) yaşananların analizi, bir yandan biraz bilinenli/ ama biraz da bilinmeyenli, dörtlü bir denklemi hesaba katarak yapılmalı. Ama diğer yandan şu da dikkate alınmalı: Tarihin akışında, lider-halk bağlamında "cüzî irâde"nin yaratabileceği özgürlük alanı, önceden tam olarak öngörülmesi imkansız sürprizlere gebedir! 

Gelelim, yukarıda sözünü ettiğim bu dört belirleyici faktörü araştırmaya: 

1) DÜNYA İKTİDARI: 

Dünyayı arka planda yöneten, kendisine şu türden adlar verilen merci: "Küreselci Çete", "Şirketokrasi", "Üst Akıl", "Dış Güçler", "Digital Finansiyel Kompleks", "Müesses Nizam", "Üst DerinÇete", "Küresel Firavunluk" vs. (Son ikisi, benim verdiğim adlardır). Bu gücün imkan ve faaliyetlerini hesaba katmadan, ulusal ölçekte veya kişiler bazında yapılacak her türlü analiz "kadük" kalmaya mahkûmdur. Çünkü, dünyayı yöneten PARA ve BİLGİ, o güçtedir. (Örnekler: Blackrock, Vanguard, Alibaba vs.). Tek tek devletlerdeki iktidarları/ bürokratları/ siyasetçileri/ medyayı,; kısacası, algı operasyonu yapmak üzere getirilip götürülen "karakter maskeleri"ni büyük ölçüde o güç belirler; devşirir, eğitir, şekillendirir ve parlatır. Bunu yaparken elindeki en önemli silahlarından biri de, (artık yapay zeka ile de operasyon çekebilen) devşirmelerini/ kuklalarını medyayla işbirliği içinde soktuğu "KASET mahkumiyeti"dir. "Kaset"ini yapamadıklarını yükseltmezler ve parlatmazlar. Her anlamda liyakatsizleri ve DEFOluları; para, seks ve ün düşkünlerini; güdülerini ve öfkelerini kontrol edemeyenleri, ihtiraslıları, narsistleri seçer, yükseltir ve parlatırlar. Bu gücün, "Seks DEFOsu" biriktirmesi bağlamında, dünyada Jaffrey Epstein'i, bizde Adnan Oktar'ı hatırlayalım. Aynı oyun, tabii ki bugün de başka "karakter maskeleri" aracılığıyla sürdürülmektedir... Bu GÜÇ, operasyonlarını bir yandan ŞANTAJla yürütürken; diğer yandan, parayla ve mevkiyle taraftar devşirmekte; yine, STAR/ "ArtiZ" YARATMA ve onları ÖDÜLLENDİRME hâkimiyetini de elinde tutmaktadır.

2) ULUSAL HÜKÜMETLER: 

Yukarıda da kısaca değindiğim gibi, Ulusal Hükümetler, halk tarafından seçilerek bulundukları yere getiriliyorlarmış gibi görünseler de, onları hem partiler hem de tek tek siyasetçiler anlamında devşiren ve finanse eden merci, birinci maddede sözünü ettiğim "Müesses Nizam"dır. Hükümetlerin "cüzî irade"si, ülkenin "Derin Devlet"inin (ki bu merciye dördüncü maddede değineceğim) OYUNlarıyla/ KUMPASlarıyla mümkün olabilmektedir.

3) HALK: 

Bu merci, hem "Dünya İktidarı", hem "Ulusal Hükümetler", hem de dördüncü maddede sözünü edeceğim "Ulusal Derin Devlet" tarafından çeşitli algı operasyonlarıyla, manipülasyonlarla ve kumpaslarla kontrol altında tutulan ve KULLANILAN bir öğedir. Kullanma; HALKı sürekli bir bölünme, gerilme, ŞOK, kaos ve çatışma içinde tutmakla sağlanır. Sonunda, oligarşik bir ortaklık kuran ilk iki mercinin en büyük korkusu, cüzî iradesini/ fıtratındaki özgürlük aşkını kullanarak; "Yeter, söz milletin!" diyen HALKtır. 

4) ULUSAL DERİN DEVLET: 

Her ülke, Müesses Nizam'ın, Ulusal Hükümet'in ve Halk'ın gücüne ve inisiyatiflerine karşı(n), kendi ulusal varlığını "Muhafaza ve müdafaa" etmek zorundadır. Zaten, "Varlığının yegâne temeli budur". Ulusal Derin Devlet, hem ilk üç merciyle birlikte, hem de onlara karşı hareket etme zorunluluğunda hisseder kendini. KUMPAS, bu ilişkilerinde onun karakterinin en temel özelliğidir. Bu merciyle ilgili en büyük sorun şudur: Kendisi ne ölçüde "milli" kalabilmiştir ve ne ölçüde - ilk maddede sözünü ettiğim - Müesses Nizam tarafından kontrol ve manipule edilmektedir? Türk devlet geleneğinin tarihi, bu mercinin HER ŞEYE RAĞMEN, Müesses Nizam/ Üst DerinÇete ve onunla işbirliği içindeki Alt DerinÇete Öligarşisi karşısında kendi cüzî iradesini/ bağımsızlık ve özgürlük aşkını kullanmayı başardığını gösteren örneklerle doludur. Bunu yapamasaydı, zaten Anadolu/ Küçük Asya gibi ("kurtlar sofrası") bir coğrafyada varlığını sürdürme imkânı bulamazdı.

KÖR NOKTA KÖŞESİ 

1. Yılmaz Özdil, Sözcü Tv'de (31 Mart'ta) dedi ki: "Erdoğan, sırtını Trump'a yasladı!" Bu tez, dialektik gerçeğin sadece bir boyutudur, eksiktir. Müesses Nizam, seçilmiş bir "karakter maskesi" olan; o NİZAMın (kendi) genel amaçlarına uygun "rol model" olarak kullandığı KİŞİLERi, bazen heybeden düşmüş büyük bir turp gibi bırakmakta; bazen de onları onlara rağmen bırakmak istememektedir. Yaklaşık 25 senedir Türkiye'nin en acı gerçeği budur. Özdil gibi enteller, ne Marx'ı bilirler, ne de sosyo-ekonomik olguların kişilere indirgenemeyeceğini. Böylece, Müesses Nizam analizinden yoksun, kerameti kendinden menkul bir Don Kişot'çuluktur sürer gider. 

2. "Zâlim (eski) Kral öldü, yaşasın (yeni) Kral!" zihniyeti/ tepkisi; Üst DerinÇete Krallığı'nın, İvan Pavlov'vari (!) algı operasyonlarını kullanarak empoze ettiği bir yanılsamadır/ aldanıştır. Müesses Nizam'ın temel ilkesi şudur: "Krallar ölür, KRALLIK ölmez!"


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —