Bir emekli olarak bütün emeklilere çağrımdır;
Hiç vakit kaybetmeden bir çatı altında birleşelim.
15 MİLYONA YAKIN OYU OLAN EMEKLİLER, BU SAYIYA BİR DE EŞLERİ EKLENİRSE, YİRMİ MİLYONA YAKIN BÜYÜK BİR GÜÇ OLARAK, KAHROLASI İDEOLOJİYİ BİR YANA BIRAKIR, BİR ARAYA GELİR, İKTİDARLARLA MASAYA OTURURLARSA, HAKLARINI SADAKA OLARAK DEĞİL, HAKKIYLA, SÖKE SÖKE ALMAZLAR MI?
VE KURULU OLAN EMEKLİ DERNEKLERİ! SİZ DE BİRLEŞİN, BİR ARAYA GELİN, BİR ÇATI ALTINDA BİRLEŞİN. TEK YÜREK, TEK SES, TEK YUMRUK OLUN!
EMEKLİLERİN ONURLU MÜCADELESİ VE KAZANIMI ANCAK BÖYLE MÜMKÜN OLUR.
Hace Bektaşî Veli'nin dediği gibi, "BİR OLMAK İRİ OLMAK DİRİ OLMAK!" varken, bölünmeyelim.
Nasıl ki; Boşanma sayısı evlenenlerden fazla olan bir toplumda huzur olmazsa, emekliler çalışanlardan fazla olduğunda da, geçim haram olur.
Maalesef bize ikisi de haram.
Beş milyon EYT’li, seçim ağzı emekli edilirken; “ Bu bir felaket yapmayın etmeyin” derken, iki eliyle birden ağzımızı tıkayanlar, şimdi ne düşünüyorlar acaba?
Temel sorun popülist ve sorumsuz siyaset anlayışı.
Muhalefetin EYT'yi çözeceği ve en düşük memur maaşının 21 bin ₺ olacağı gibi sorumsuz vaatleri iktidarı seçimi kazanmak için bunları yapmaya zorladı.
Ve sonuç ortada.
12 milyon emekliye karşı sadece 17 milyon civarında çalışanın olduğu yerde sosyal güvenlik kurumunun çarkı nasıl döner?
Rahmetli Özal'ın çıkardığı süper emeklilik (Kisaca özetlersek para yatır, daha erken emekli ol sistemi), sosyal güvenlik kurumunun çarkına ilk darbe oldu.
1994'te Yaşar Okuyan'ın mimarı olduğu malum emeklilikte yaş ile ilgili yasa çıktı.
Sonrasında yapılan düzenlemelerle EYT meseleleri doğdu.
Eğer EYT meselesi olmasaydı bugün emekliye daha fazla maaş vermek mümkün olabilirdi.
Ama henüz senesi dolmadan tosladık duvara.
Yani yanlış hesap, henüz Bağdat’a varmadan bozuldu.
Bir Ülke düşünün ki; her 100 kişiden, hiç bir iş yapmayan 86 kişinin geçimi, çalışan 14 kişinin omuzlarında.
Çalışanların beli iki büklüm olmuş olmasına da, hiç değilse sırtındakiler doysalardı…
Hiç bir Sosyal güvenlik sistemi emekliyi sevmez, 10 yıldan daha uzun bir süre taşıyamaz ve tez vakitte kurtulmak ister.
Ama bizim öyle bir şansımız da yok.
Zira bizimkilerin hepsi delikanlı.
Taşı sıksalar suyunu çıkarırlar.
Bu da demektir ki en az 40 yıl sırtta taşınacaklar.
Dile kolay, hiç çalışmayan bir kesime 40 yıl ücret ödemek.
Ama şu anki durum aynen böyle.
Özel sektör ve Bağkur emeklileri hariç, sakın kimse bana “ Ben bu Devlete 25 yıl hizmet ettim” demesin.
Pek az istisnası hariç, kamu çalışanlarının nasıl çalıştıkları! Kimseye sır değil.
Hal böyleyken en düşük emekli aylığı da, alnının teri topuğundan çıkan özel sektör emeklilerinin, iyi mi?
Sözün özü duygulara tercüman olacak şiir’le bitirelim;
Adımız emekli ama,
Nüfusumuz fazla
Aldanmayın suskunluğumuza.
Gürler, yağar ıslatırız zamanı geldiğinde
Yolu yordamı usulünce.
Sustukça , üstümüze gelmeyi
Alışkanlık edindiniz
Yaşlandık ama,
Oy kullanma hakkımız
Baki hâlâ.
Daha ölmedik yaşıyoruz.
Çocuklarımız, torunlarımız
Şahit bu yaptıklarınıza
Yarın onlarda oy kullanacak
Söz sahibi olacak
Ödetecek bu anlamsız davranışın
Bedelini sizlere
Çok yakın gelecekte.
Halen çalışmakta olanla,
Emekli arasında
Bağlantı kuramadıniz
Zam konusunda.
Enflasyon canavarı
Her ikisini de
Yakıyor aynı oranda
Emekliye ayrıcalık mı tanınıyor
Bu anlamsızlık neden niye
Emekli üvey evlat mı.
Bu üstün değerler
Yaşarken sürünmeyi
Hiç bir zaman hak etmediler
Halen görebiliyor, duyabiliyorlar
Oy kullanmayı becere biliyorlar.
Gelecekte elbette seçimler olacak
Sandıkta görüşeceğiz..
Ömrünü, bilgi ve emeğini bu vatan millet için harcayan biz emeklilere müstehak gördüğünüz bu durumu zinhar unutmayacağız.
Milyonların duasını almak varken şimdi ahını almak da niçin? Adeta akıl tutulması yaşanıyor sanki..
Dost acı ama gerçeği söyler Kurt baharı görmüş ama yediği ayazı (soğuk ve çileyi) asla unutmazmış..