(Prof. Dr. Necati DEMİR Hoca'nın kaleminden)
Nuh oğlu Yafes, Türk kabilesinin en büyük dedesidir. Türklerin deyişine göre lakabı Olcay Han'dır. Türklerin tamamı onun neslinden vücuda gelmiştir. Bazıları Yafes'in de Tanrı tarafından gönderilmiş peygamber olduğunu söylerler.
Hz. Nuh, Cudi Dağı'nın zirvesinde oğlu Yafes'e serverlik ve reislik unvanı takdim etti. Sonra da ona doğu tarafını, Türkistan ve Maşrık'ı verdi. Babası, doğu tarafının hükümdarlığı ile ilgili olarak onu görevlendirdi.
Yafes, babası Hz. Nuh'tan yeryüzünün doğu tarafına girmesi emrini aldı. Hazırlıklara başladı. Hz. Nuh, neslinin kalabalık olması için ona çok dua etti.
Hz. Nuh, dua ederken Yafes için çok güzel sözler söyledi. Duası kabul olunmuş Nuh, oğlu Yafes'e şunları söyledi: "Senin neslin ta Kıyamet vaktine kadar yokluk ve zorluk görmesin. Ağlanacak bir olayla karşılaşmasın ve hiç bir şeye kıtlık çekmesin. Gerektiğinde birbiri ile iş birliği yapsın. Ar ve namusuna dikkat etsin, ar ve namusunu korumak için çok gayret edip gerekirse savaş yapsın. Yeryüzünde hanlık, beylik, padişahlık ve başkanlık senin nesline nasip olsun."
Hz. Nuh, Yafes'in nesline yaptığı güzel duasını bitirdi. Duadan sonra Yafes'in babasından ayrıca bir dileği oldu. Babasının kendisine yağmur için bir dua öğretmesini istedi. Hz. Nuh, oğlunun bu isteği üzerine , Yüce Tanrı'ya dua edip istekte bulundu. Cebrail onun duası üzerine geldi ve yüce Tanrı adına ona bir isim öğretti. Hz. Nuh o ismi bir taşa kazıdı ve oğlu Yafes'e verdi. O taşa "Yeditaşı" denirdi. Arap dilinde "Yağmur Taşı" denir. Türk halkı bu taşa "Cede Taş" demektedir. Yafes, Hz. Nuh'un emri ile Cudi Dağı'ndaki Sûkus- Semani'den çıktı. Avar memleketine ulaştı.. Yaylak ve Kışlak'ı Türkistan'da olup yaz aylarını İpanç şehri yakınlarındaki Ortağ ve Kürtağ'da, kışları da aynı yöredeki Karakurum'daki Borsuk adlı yerde geçiriyordu. ..... Yafes'in Türk adlı bir oğlu var idi O, Tanrı yolunu, yani doğru yolu kabul etmişti. Yafes, Türk'ü kendi yerine hükümdar tayin etti...( OĞUZ KAAN DESTANI, s. 43,44)