Bugün, 17 Temmuz 2025 Perşembe

Muzaffer GÜNAY


ULUBEY?İN ÇIPLAK AYAKLI YAŞLI VE ÇOCUKLARI


Dirlik, Kanuni dönemine kadar Osmanlı Toprak düzeninin genel adı idi.Bir diğer adı ile Tımar olarak adlandırılan bu sisteme göre toprağın sahibi devlettir. Şahıslara ait arazi hiç yoktur.Devlet bu arazileri savaşlara yararlık göstermiş kumandanlar ile yüksek dereceli memurlara işletilmek üzere tahsis edilirdi. Bunlar da toprakları köylülere dağıtır, köylüler işlediği topraktan elde ettiği ürünün belli bir oranını tımar sahiplerine verir,onlarda devlet hizmetine aktarırlardı.

Yani toprak ekip biçenindi.

Kanuni döneminden itibaren nakit yetersizliği gerekçesiyle Dirlik düzeni terk edilerek iltizama geçildi. Yani devlet arazileri açık arttırma usulü ile özel şahısların elinde toplanmaya başlamıştır.

Zaman içinde köylüler, ağaların/mültezimlerin ve işbirliği yaptıkları yöneticilerin elinde bir nevi ırgat durumuna düşürülmüştür.

Hatta 18. yüzyıl’dan itibaren bu sistem, ağır zulüm ve baskıya dönüşerek köylüleri bizar etmiş, canından bezdirmiştir.

Bütün Anadolu’da olduğu gibi Ordu topraklarında da mültezimlerin/ ağaların/ yöneticilerin baskı ve şiddeti katlanılamaz derecede artmıştı.

Bu bağlamda yazılan 15 Şubat 1917 tarihli, Ulubey muhtarlarının Dahiliye Nezareti’ne (İç İşleri Bak.) iletilmesi arzusu ile Trabzon Valiliğine gönderdiği dilekçe Osmanlı Arşiv Uzmanı sayın Adnan Yıldız’ın sadeleştirdiği şekliyle şöyledir:

“Dahiyle Nezaretine

Nahiyemiz olan Ulubey nahiyesi otuz iki köyde toplam bin iki yüz haneden ibarettir. Ahalimizin neredeyse cümlesi silah altında olup hanelerimizde altmış ve yetmiş yaşındaki (yaşlılar) ve on iki yaşlarında erkek ve kız çocuklarından başka kimselerimiz yoktur. Bunların da cümlesi yalın ayak çırılçıplak haldedirler. Buna rağmen ellerimizde bulunan nahiyemizdeki mevcut tüm hayvanlarımızla ve insanımız ile canımızı feda ederek diğer büyük nahiyelerden fazla olarak her bir işe koşarak hiç bir şeyden geri kalmadık.Böylece gücümüzün üzerinde çalıştığımız halde Ordu’dan Habsamana’ya (Gölköy) kadar ve Habsamana’dan Mesudiye’ye ve Ulubey merkezinden Mesudiye’ye günlük on ton aşar malı taşımamız için nahiyemiz müdürü tarafından şiddet ve baskı yapılıp işkence edilmektedir. Bu şekilde tahammülümüzün üzerinde (çalıştırılmamız) ve tüm hayvanlarımızı da bu iş için kullanmamız adalete uygun olmadığı gibi üstelik ziraat mevsimi olduğundan ne yapacağımızı şaşırmış vaziyetteyiz.

Gündüzlü Muhtarı, Çukur Muhtarı, Katırcı Muhtarı, Dargıca Muhtarı, Pirali Muhtarı, Karakoca Muhtarı,Durak Muhtarı, Şeyhler Muhtarı,Bahattin Muhtarı, Ulubey Muhtarı. Çonkara Muhtarı..” *

Görüldüğü üzere devlet otoritesinin zayıfladığı dönemler, halkın adeta hayatından usandırıldığı baskı ve zulüm dönemleri olagelmiştir.

Daha başka nahiyelerde de böyle nice olaylar yaşanmış o dönemlerde.

Gelecek yazımızda Perşembe nahiyesinde yaşanan vahim bir olaydan bahsedeceğiz.

 

* https://www.facebook.com.permalink.php?story_fbid=12700520730756608=1000002126397227