Muzaffer GÜNAY (GİZEMLİ HİKAYELER)

Tarih: 03.04.2023 08:49

VANTİLATÖR YANINCA -2-

Facebook Twitter Linked-in

Kızını kurtarmak için içeri girdi baba:

-              Megin, Megin! Kızım neredesin? Ses ver. Neredesin? Mark, dumandan boğulmak üzereydi ve hemen telefonun başına koştu, durumu itfaiyeye bildirdi, ama kendisi de oraya düştü.

Bir kaç dakika içinde geldi İtfaiye arabası ve görevliler anında yangına müdahele ettiler.

Tomi’nin ikazı ile içeride iki kişi olduğunu öğrenen itfaiyeciler içeri girdiler zor bir hal ve yerde çok güç durumda bulunan Mark’ı dışan çıkardılar. Fakat, artık kendinde değildi adam. Nefes almakta zorlanıyordu. Ama, yine de açık havaya çıkmasının büyük faydası olmuştu, ölümden kurtulmuştu.

Tomi feryatlarla bağırıyordu:

-              Kızım içeride, nolursunuz, kurtarın kızımı. Megin.. Meginn, kızım!.. Neredesin çııık. Hadi çıık..

İtfaiye görevlileri bir daha içeri giremeyeceklerini söylediler.

Ev alev alev yanıyordu.

Megİn odasındaydı.

Kadın, hala feryad ediyor, yardım edin, diye yalvarıyordu.

Mark ise henüz kendinde değildi.

Dört bir taraftan yangına su sıkıyordu merdivenlerle itfaiyeciler.

Megin yatağında. Uyanmış, etrafına alık alık bakınıyordu.. Yangın henüz Megin in bulunduğu odayı sormamıştı. Arkadaydı çünkü bu oda.

Megin, masum masum bakınıp dururken, kapı dan bir adam içeri girdi.

Başında şapkası, gür bıyıkları ve fakat güleç yüzüyle Megin’e bakarak şarkılar söylüyordu.

Megin:

-              Büyük baba!.. Diye mırıldandı.

Adam, hala şarkı söylüyordu.

Megin’in yanına geldi. Yanağından öptü.

Ev yanıyordu...

Adam hala şarkı söylüyordu.

Megin, dedesinin yüzüne sevecenlikle ve özlemle bakıyordu.

Adam, kızın elinden tutup yine şarkılar söyleyerek odadan çıktı.

Mark bu arada kendisine geldi ve karısının ağlayıp feryat ettiğini görünce:

-              Ümidini yitirme sevgili karıcığım! Diye teselli verdi.

Adam, Megin’i arka kapıdan bahçeye çıkardı. Megin ön bahçeye gitmek istiyordu. Dedesine:

-              Dedeciğim, sen gelmiyor musun? Diye sordu

Adam, elinde tuttuğu ve açık olan bir kaç sayfayı torununa uzattı. Bu sayfalar, oğlu Markın bestelerinin yazılı olduğu önemli bir kaynaktı.

Megin, farkında bile olmadan uzatılan sayfaları aldı dedesinden.

Kız, ön bahçeye yönelirken:

-              Dedeciğim, dedi, sen gelmiyor musun?

Bir rüya sadeliği ile adam, "Hayır” manasına başını salladı ve birden bire kayboldu.

Megin, ön bahçeye geldi. Sapsağlamdı. Hiç de yangın görmüş bir hali yoktu. Annesi, babası ve itfaiyeciler bu işe şaşırdılar.

 

Babasından önce, annesi kızının boynuna sarıldı, öptü, öptü, derin derin kokladı kızını. Ve hayretle sordu kızına:

-              Nasıl çıktın kızım? Nasıl kurtuldun yangından?

Masum ve normal bir tonla dedi ki Megin:

-              Büyük babam elimden tuttu ve çıkardı beni.

Herkes bir nevi aptallaşmıştı ve biribirine bakınıyordu.

Mark, ‘‘olamaz.’ der gibi irileşmiş gözlerle kızını süzerken:

-              Ama kızım, dedi, deden öleli tam üç yıl oluyor.

Kız:

-              Beni büyük babam kurtardı, baba.. Dedi yine aynı masumlukla ve güleç gözlerle.

O kadar şaşırmışlardı ki, Megin’in elinde tuttuğu notalı sayfaları bile farketmemişlerdi. O minnacık kız, nihayet şunu söyledi:

-              İnanmıyor musunuz bana? Bakın bunları da büyük babam verdi bana.

Mark, hemen sayfaları eline aldı:

-              Olamaz, dedi, olamaz, olamaz..

Tomi hala kızının yüzüne bakınıyor ve bir türlü inanamıyordu.

İtfaiyecilerden biri dedi ki:

-              Hadi, kızınız kendini bir şekilde kurtardı diyelim, peki bu sayfaları nasıl ve niçin kurtarsın? Aklına nereden gelsin bu?

Tomi ve Mark, yeni yeni kendilerine geliyorlardı.

Kız:

-              Gelin, dedi size nereden dışan çıktığımı göstereyim.

Arka bahçeye geldiler. Kız, hala kilitli olan kocaman çift kanatlı kapıyı göstererek:

-              İşte bu kapıdan çıktık, dedi, dedemle.

Hala kapı kapalıydı halbuki.

İtfaiyeciler:

-              Biz bu kapıdan girmek istedik, ama demir olduğu ve üstelik de kilitli olduğu için açamadık.

Yangının nasıl çıkmış olabileceğini tartıştılar.

Mark, vantilatörün eski olduğunu ve muhtemelen motorunun yanması ile evi tutuşturduğunu söyledi. Bu, hepsine de mantıklı geldi.

Mark ve Tomi’nin aklı hala karışıktı.

Mark, artık, marangozluğu bıraktı.

Bir gazinoda gitarist-şarkıcı olarak yeni işine başladı.

Bir gün yine yangını konuşuyorlardı karı koca. Kendilerini dinleyen kızları:

- Evet, dedi, beni dedem tuttu elimden ve şarkılar söyleyerek çıkardı evden. O şarkıların ezgisi, hala kulaklarımda, hala, hala..

SON


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —