Bugün, 9 Mayıs 2025 Cuma

Hüsnü YÜCEL


VEFA BU OLSA GEREK ;

VEFA BU OLSA GEREK ;


“İMDAT ELİK KARDEŞİMİN YAZISI”;

 HAYATIMA DOKUNANLAR (1)


Askerliğime Isparta'da başlayıp Van'da tamamladıktan sonra 90 lı yılların sonu memleketim Ordu'ya döndüm. Herkes gibi iş arıyorum, ne mezunusun? Hafız, İmam Hatip Lisesi mezunuyum der demez tüm iş müracatlarımdan olumsuz cevap alıyorum.
Malum, 28 Şubatın enkazları hala ortalıktaydı... Ordu Ulubeyliller Derneğinde ocakcı olarak iş buldum. Tabiki sadece çay kahve yapmıyorsun. Kimi pişti, kimi okey, aznif gibi şeyler istiyor benden lakin hangisi ne hiç bilmem. O zamanki dernek başkanı sn. Zühtü TOPCUOĞLU (kendini sever sayarım) talebim üzerine işi bilen bir garson almamı söyledi, ve aldık. Anlayacağınız ben tam acakcı oldum. Derken çok sevdiğim, komşu köyden şimdi arıcılar derneği başkan yardımcısı sn. Coskun TURAN ile tanıştım. Kendisi helal süt emmiş harika bir insandır. Ya İmdat kardeş sana daha iyi bir iş bulabiliriz deyince çok mutlu oldum. O zamanki Ordu Ülkü Ocakları başkanı sn. Recep AYDIN'ın yanına gönderdi beni. Hemen gittim, tanıştık ve bir çay ikram etti, çayımı yudumlarken telefonla Hüsnü bey diye biriyle görüşüyor benim için. Tlfon konuşması biter bitmez o zaman Ordu'da yerel yayın yapan (şimdi uydu yayınında) bir TV ye beni yönlendirdi.
TV nin genel koordinatörü sn. Hüsnü YÜCEL bey seni bekliyor dedi. Sora sora buldum o tv binasını ve Hüsnü YÜCEL beyle görüşeceğim  der demez adımı sordular İmdat  ELİK deyince bekletmeden hemen içeri aldılar. Hüsnü bey beni tebessümle karşıladı ve dinledi.
Yarın gel başla dedi. Görevim çaycılık. Dünya benim oldu. Başladım, birgün iki gün derken sanırım üçüncü gün iş yerinin çatı katında nolur nolmaz diyerek bir köşede öyle namazımı eda ediyorken çay istemişler misafirler için. Duymamışım, bir arkadaş nerde bu diye bakmaya gelmiş ve beni namazda görünce genel koordinatörümüz Hüsnü beye bilgi vermiş.
Hüsnü Yücel bey o arkadaşa; namazı bitince odama gelsin diye talimat vermiş. Arkadaş seccademi toplarken, seni hemen Hüsnü bey çağırıyor deyince  işimden oldum desene diye mırıldandım.
Moralim bozuk bir şekilde genel koordinatörümüz Hüsnü Yücel beyin odasına girdim, otur diyerek en yakın koltuğu işaret etti. Maşallah kardeşim, namazlarını düzenli kılarmısın deyince kısık bir sesle evet efendim diyebildim. Hafız ve imam hatip lisesi mezunu olduğumu öğrenince çağrı ziline bastı. Gelen kişiye haber merkezinden biri bana baksın dedi. Gelen arkadaşa; İmdat bundan sonra haber merkezinde çalışacak ve özelikle ilgini ve alakanızı gösterin, yetiştirin deyince korkum sevince dönüştü.
Dayanamayıp sordum; efendim neden böyle bir karar aldınız benim için diye.
O güzel insanın cevabı şuydu; ben hafız bir insana çay taşıttırmam, temizlik yaptırmam.
Fazla zaman geçmedi o kurumdan ayrılacağını duyduk. Personelle ısmarlaşırken genel müdürümüze döndü; sizden son isteğim, İmdat kardeşin sigortasını başlatmanız. Söz yarın başlatıyoruz diye cevap verdi genel müdürümüz. Hadi Allah'a emanet olunuz diyerek kurumdan ayrıldı.
Sabah G. Müdürümüz Babürhan bey evraklarımı istedi ve kurumun kadrolu çalışanı olduk Hüsnü beyin sayesinde, Hamd olsun.
Sonra ne mi oldu?
Dört yıla yakın kameraman olarak çalıştım. Kısa bir süre İstanbul'da TV 5 te çalıştıktan  Sonra memur olmak nadip oldu,..
Ordu belediyesi belediye başkan yardımcılığı da yapmış olan elektrik mühendisi kıymetli büyüğüm sn. Hüsnü YÜCEL başkanımla o gün bu gündür diyaloğumu hiç kesmedim.
Rabbim, vesile olan tüm kişilerden razı olsun.
Böyle hasbi, güzel insanlarımızın sayısını artırsın. Dua ile kalınız.