Bugün, 12 Nisan 2025 Cumartesi

MURAT UYGUN (Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili)


YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE!

YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE!


 

Ya devlet başa ya kuzgun leşe Bu kadim söz, sadece bir siyasi mücadeleyi değil, aynı zamanda insanın en temel varoluşsal gerilimini de barındırır içinde. 

Bir yanda zirveye ulaşma, hükmetme, kalıcı bir iz bırakma arzusu diğer yanda ise başarısızlığın, yok olmanın, unutulmanın kaçınılmaz gölgesi.

Bu söz, tarihin tozlu sayfalarından günümüze kadar yankılanan bir meydan okumadır. İktidar hırsıyla yanıp tutuşanların, büyük davaların peşine düşenlerin, risk almaktan çekinmeyenlerin düsturudur adeta.

 Onlar için ortalama bir yaşam, sıradan bir son kabul edilemez. Ya en tepeye çıkılacak, ya da her şey kaybedilecektir. Arada bir gri alan yoktur.

Ancak bu keskin ayrım, beraberinde büyük bir yükü de getirir. 

Sürekli bir gerilim, bir var olma savaşı... 

Başarıya ulaşma ihtimali ne kadar heyecan vericiyse, düşüşün korkusu da o denli yıpratıcıdır. Bu yüzden "ya devlet başa ya kuzgun leşe" diyenler, sadece dış dünyayla değil, kendi içlerindeki şüphelerle, korkularla da amansız bir mücadele vermek zorundadırlar.

Günümüz dünyasında bu sözün yankıları hala güçlü bir şekilde hissediliyor. Sadece siyasette değil, iş dünyasında, sanatta, sporda ve hatta bireysel hayatlarda da bu "ya hep ya hiç" anlayışına sıklıkla rastlıyoruz. Büyük hayaller kuran, sınırları zorlayan, konfor alanından çıkmaya cesaret eden her birey, farkında olsun ya da olmasın bu kadim düsturun bir parçasıdır.

Ancak unutmamak gerekir ki, hayat sadece siyah ve beyazdan ibaret değildir. Başarı ve başarısızlık arasındaki ince çizgide sayısız renk tonu, sayısız deneyim ve öğrenilmiş ders vardır. Her düşüş bir son değil, aslında yeni bir başlangıcın potansiyelini taşır. Kuzgunun leşe konması, her zaman nihai bir yenilgi anlamına gelmez. Bazen, küllerinden yeniden doğmanın, daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmanın da bir vesilesi olabilir.

Dolayısıyla, "ya devlet başa ya kuzgun leşe" sözünün barındırdığı o keskin ve kararlı ruhu anlamak önemlidir. Ancak bu ruhu, hayatın karmaşıklığına, iniş çıkışlarına karşı daha esnek ve yapıcı bir bakış açısıyla dengelemek de aynı derecede önemlidir. Çünkü asıl anlamlı yolculuk, sadece zirveye odaklanmak yerine, bu yolda yaşanan her anı, her deneyimi değerli kılmaktan geçer. 

Belki de asıl "baş" olmak, her koşulda onurlu bir duruş sergileyebilmek, her "leş"ten sonra yeniden yeşerebilme gücünü gösterebilmektir.

Esen Kalın...