Duygu ve düşüncelerin ifade
edilmesinin farklı bir yönü ve
tarzıdır yazmak. Yazmak kendini
ifade edebilmenin ve “ben de varım” diyebilmenin
adıdır. Bence... diye başlayan fikirlerin
aidiyetidir bir anlamda.
Yazı yazmak kadar kolay bir iş yoktur herhalde.
Ancak yazı yazmak deyince basite alınacak
bir iş değildir. Alınteridir kimisinin,
göznurudur, ağzından dökülemeyen ancak
kağıda dökülenlerdir hepimizin içinden geçenlerin.
O yüzden bence yazı yazmak kadar ağır
bir yük yoktur herhalde. Yazılan herbir kelimenin
sonundaki isme atıf yapıldığı ve yıllarca
da o ismin sırtına yüklenen ağır bir yük olduğu
düşünülünce o zaman anlaşılır ne kadar da zor
olduğu.
Kimisi nazımdır, kimisi de nesir, kimisi
dörtlük, kimisi roman yada hikaye ama şekil
farketmez. Herkes kendisini nasıl ifade edebiliyorsa,
içinden neler geçiyorsa, duyuramadıysa
sesini kaleme dökmüş, yazmıştır. Bu
yazılanlar ise ya yazan kişi kadar değer kazanmıştır
yada yazdığı konular kadar dünyaya
açılmıştır.
Yazmayı basite alıp yazanlar, gelişigüzel
yazanlar ise tarihe gömülmüş ve kütüphaneleri
tozlu rafları arasına sıkışmıştır. Emek harcanmadan
yazmak, değer vermemek yazıyı da
değersiz kılmıştır ve unutulup gitmiştir. Yazıyı
da değersizleştiren emek harcanmaması,
yazarken yazdığına değer verilmemesi, önemsenmemesi
ve alelade yazılmasıdır.
Kişinin duygu ve düşünce dünyasına açılan
bir kapıdır yazılan her ne olursa olsun. Ve her
kapı size bir dünyayı aralar. Yeni bir dünyaya
adım atarsınız yada yeni okyanuslara yelken
açmış olursunuz. Bambaşka tecrübeler edinir
ve yeni fikirlere açık olursunuz. İnsanın
davranışlarını, hatta bakış açılarını değiştirir
ve geliştirir. Yazıları okurken aynı zamanda
yazarları ve kişileri okursunuz.
Yazmak diyerek başladığımız bu yolculuğumuza
okumakla devam etmek dileğiyle, selamlar
sunarım.