Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Mehmet Ali AYDIN


YEDİ BİN ALTIN

YEDİ BİN ALTIN


Hekimoğlu Ali Paşa zamanında, Peygamber aşığı bir fakir vardır. Uzun zamandır çektiği yoksulluk çilesinden ıstıraplı halde, ellerini Dergâh-ı İlahi’ye kaldırarak şu şekilde sızlanır.

-Ya Rab! Halimi sen biliyorsun. Artık sabrım yetmez oldu. Çoluk çocuk perişanız. Borçlarımı ödeyemez duruma düştüm. Resulün hürmetine artık bana bir çıkış yolu göster.

Gönülden bir iltica ile uykuya dalar. Bir müddet sonra, sırlarla dolu bir rüya göremeye başlar. Resulüllah Efendimiz, yoksul Müslümanın Karşısında durmakta ve ona şöyle emretmektedir:

-Sen bunca yıl fakirliğine sabrederek imtihanı kazandın. Allah gönülden ilticanı kabul etti. Çilen artık bitti. Sabah namazından sonra ilk işin Hekimoğlu Ali Paşa’ya gitmek olsun. Ona benden selam söyle. Sana bin altın versin. Rüyana inanmayacak olursa, her cuma gecesi okumayı adet edindiği salavatları, bu cuma gecesi okumadan yattığını söyle. Bu onu sana inandırmaya yeter.

Fakir kişinin sabah ilk işi, Hekimoğlu Ali Paşa’ya gitmek olur. Gördüğü rüyayı ona aynen anlatır. Neticeyi bekler.

Ancak, Paşada henüz bir hareket yoktur. Sadece:

-Efendi şu rüyayı bir daha anlat, der

Fakir adam bir daha anlatır.

Paşa yine tekrar eder.

-Bir kere daha anlat.

Bu anlatma işi, yedi kere tekrarlanır.

Fakir üzülür, ümidi kesilmiş halde:

-Paşam, eğer rüyama inanmıyor, değer vermiyorsan açıkça söyle. Beni tekrar tekrar konuşturup boşuna yorup durma.

Paşa bu karşılıktan irkilir:

-Haşa, haşa! İnanmamak ne demek? Hele değer vermemek söz konusu bile olamaz.

Tam tersine, bu anlattığın benim için hayatımın en değerli, en mutlu olayıdır. Öylesine değerli ki, bu, olay benim için, bin altınla filan geçiştirilecek bir hadise değil. Resulüllah’ın selamına nail olduğumu müjdelediğin bu rüyayı her anlatışına bin altın değer biçiyor, tekrar tekrar anlatmanı, seni daha fazla mükafatlandırmak için istiyorum.

Şimdiye kadar yedi defa anlattın. Benden yedi bin altın almaya hak kazandın.

Paşa, bu sözleri söyledikten sonra, hizmetçisini çağırır, tam yedi bin altını rüya sahibi fakirin kucağına birer birer saydırır.

Resulüllah aşığı yoksul, Paşanın yanından evine, almayı beklediği bin altın yerine, yedi bin altınla döner. Çoluk çocuğu ile bundan sonra, ömür boyu mutlu, huzurlu ve bolluk içinde bir hayat sürer.