Vatanı olan cennetten "Dünya hayatına", (farklı bir boyuttan bakacak olursak) "Sürgün"e, sürgün hayatına gönderilmiş olan insan, gönderildiği "Dünya sürgünü"ne, gurbet hayatına bir türlü alışamamış hep yalpalamış, ızdırap içinde kıvranan bir varlık olmuştur. İnsan, sürgünde yaşadığı dünya hayatında çalışıp emek verip, alın teri akıtarak yiyeceğini zahmetle yemek, hastalıklarla mücadele edip ölümle yüzleşmek durumunda kalmıştır. Bunlar Dünya sürgünün özelliklerindendir.
İnsan, Hz. İsmail 'in annesi Hz. Hacer gibi, çölün ortasında su bulmak için çaresizce bir o yana, bir bu yana koşan varlık olmuştur.
Izdırabını dindirmek için şarkı ve türkülere sarılmış onların içinde feryat etmiş kendisini rahatlatmaya çalışmıştır.
Dünyanın şer mayınlarına çarpmamak için gayret ve stres göstermiştir. Dünya sürgününde, "Hayır ve Şer" ile denenen adeta şeytanın yorduğu "Kader Mahkumu" bir varlık olmuştur.
Hayat, sırların sırrını arayıp bulmak için, çıkılan çileli, hüzün dolu ızdırap dolu bir yolculuktan başka nedir ki? Neden böyle olmuştur?
Kutsal kitabımız Kur'an-Kerim 'de 114 sureden biri olan "Beled" suresinin 4. âyetinde Allah Teâlâ insanın, doğduğu günden öleceği güne kadar az veya çok sıkıntılar, ihtiyaçlar, acılarla karşılaşması nın kaçınılmaz olduğunu bildirmektedir. “Hayat mücadelesi” ifadesi bu ayete uygun düşmektedir.
Bu durum aynı zamanda insana mücadele gücü ve iradesi de kazandırmaktadır.
Dış görünüş olarak görünen "Kötülük, sıkıntı, zahmet, ve meşakkat" ilahi kaynaklı olup, sıkıntı çekerek ruhsal olgunluğa erişme aracından başka bir şey olmayabilir. İnsanın başına gelen sıkıntı ve zahmet sonuç olarak kişi için kötü olmayabilir.
"... Hoşlanmadığınız bazı şeyler sizin lehinize, hayrınıza olabilir..." (Bakara suresi 216. ayet)
"... De ki : 'Her şey Allah' tandır...." (Nisa suresi (78.ayet)
".... Bir deneme olarak sizi iyilikle ve kötülükle imtihan ederiz. Siz ancak bize döndürüleceksiniz."
(Enbiya suresi 35. ayet)
İmtihanlar her zaman için insan için zordur. Mevlana şöyle demekte : "Zor diyorsun, zor olacak ki imtihan olsun" peki sonuç ne olacak?
Her bedelin bir mükafatı vardır. Her saadet ızdırapla satın alınır.
".... Sabredenlere mükafatları sonsuz olarak verilecektir.". (Zümer suresi 10. ayet)
Sonuç olarak :
İçinde yaşadığımız, Allah tarafından bu şekilde dizayn edilmiş dünyada her şeyin bir bedeli ve karşılığının olduğunu görmekteyiz. Bir anne çocuğunu dokuz ay karnında zahmetle taşıdıktan sonra zahmetle dünyaya getirip karşılığını görüyorsa, bir işçi zahmet ve sıkıntı ile çalıştıktan sonra mükafat olarak bir bedel olarak parasını alıp yorgunluğunu unutuyorsa, İnsan bedenen çalışıp bir bedel olarak dinlemenin tadını alıyorsa, insanda bu dünya hayatının sıkıntı ve zorluk ve ızdıraplarına sabrederse, bunun bedeli ve karşılığı olarak Allah, bizlere mükafatlar vereceğini, güzel karşılıklar vereceğini garanti etmektedir.
Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir; gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, an-ı demadem de geçer.
(Neyzen Tevfik)