Şehirler sadece yapılaşma değildir. Şehirler alt yapısı ile, sosyal donatı alanları ile, kültürel varlıkları ile, sanat eserleri ile en önemlisi yeşil alanları ile vardır.
Şehirlerin var olma sebebi kentte barındıkları insanları mutlu kılmaktır. Biz millet olarak daha ziyade köy hayatından şehre göç eden bir toplumuz. Köyde ne varsa şehirde de onu istiyoruz. Biz doğa ile iç içe yaşamayı seviyoruz. Sanayi toplumları çok yakın zamana kadar şehirlerde beton binalarda yaşıyorlardı. Doğadan bihardiler. Şehirde yeşil alanları yoktu. Ama şimdi? Onlar yeşil alanlara daha fazla önem vermeye başladılar. Şehirleri yeşillendirmeye , tarihi dokularını korumaya başladılar. Sanat, kültür ve tiyatro eserlerine sahip çıktılar.
Gelelim şehrimize. Aslında yeşillik ve doğa zenginliği olarak çok şanslı illerden biriyiz. Allah bütün güzellikleri şehrimize lutfetmiş. Bize bağışlamış. Deniz, kum, güneş, kar, yaylalar köy, kent ne varsa hepsine sahibiz. Bize düşen görev sadece bunlara sahip çıkmak ve korumak. Bize bu güzellikler bizden önceki kuşaklar tarafından emanet edilmiş ve biz de devraldığımız bu emaneti koruyup bizden sonraki nesillere teslim etmeliyiz.
Ordu’nun yemyeşil bahçeli mahallelerini hepimiz hatırlıyoruz. Saray, Selimiye, Aziziye, Taşbaşı, Kirazlimanı, Güzelyalı, Kumbaşı ve düz mahallelerinin o güzel bahçeli, yeşil alanlı evlerine sahip çıkabildik mi? Bu arada Altınordu Belediyesinin ağaçlandırma çalışmalarını taktirle karşılıyorum. Şehirde narenciye ağaçları ile eskiye dönüş var. Bu çabada süreklilik devam eder inşallah. Yukarıda bahsettiğim mahallelerin tümü portakal , mandalina ve limon ağaçları ile bu eski mahallelerimize ayrı bir güzellik veriyordu. İlave olarak son günlerde kentimizdeki imar yasası ile ilgili basına sızan haberler hiç de iç açıcı değil. Aylardır mahkeme kapılarında bekleyen imar yasasının tıkanması şehir ekonomisini perişan etti. Biz mühendisler bunun en mağdurlarındanız. Eğer bir kentte inşaat piyasası durursa, her şey durur. Durdu da. Son meclis çalışmaları ile bu sorun giderilecek diye beklerken, yeni bir çıkmazın eşiğine geldik. Büyükşehir Belediye Meclisinden geçen son karar da mahkemeye taşınıyor. Bu şehrin ekonomisi bu yeni mahkeme sürecini taşıyamaz. Yıkılan otogar yerinin imara açılacağı haberi asla kabul edilemez. Yazımı sırf bu uygulamanın yanlışlığını vurgulamak için doğa ve yeşili korumaya ayırdım. Otogarın yıkımı doğru bir karardı. Bu kadar doğru ise, bu alanın yeşil alan olarak kalması da o kadar doğru olacaktır. Doğru tektir. Doğru olanı zorlamayalım lütfen. Bu kent hepimizin. Bu kenti gelecek kuşağa teslim ederken vicdanımız rahat olsun ve gelecek nesil bizi hayır duaları ile ansın.
