Bugün, 16 Eylül 2024 Pazartesi

Abdullah ALTAŞ


YOK YA!  OLUR MU ÖYLE ŞEY!  MÜMKÜN DEĞİL!

YOK YA!  OLUR MU ÖYLE ŞEY!  MÜMKÜN DEĞİL!


Bu ifadeleri günlük yaşantımızdaki konuşmalarımızda sıkça duyarız. Bir şeye inanmak istemediğimizde, inanırsak rahatsız olacağımızda, "Yok ya! olurmu öyle şey! mümkün değil!".   diyerek kendimizi psikolojik olarak teselli eder rahatlama yoluna gideriz. Hatta devekuşu gibi başımızı kumun içine sokarak, tadımızı, huzurumuzu kaçıracak olan şeyleri böylelikle duymamaya çalışırız! Başımızı kumun içinden çıkardığımız zaman," Ne olmuş? Bir şey mi olmuş!". diye etrafa soru soran işitme engelli yaşlılarımızın vakit kazanmak için kendilerine iyice izah yapılmasını isteyen sonucunda "Allah, Allah! Bu nasıl olur? Olamaz böyle bir şey! Senin bir yanlışın vardır! diye teselli araması gibi bir şey! 

 

İspanya, 600 yıl müslümanların hakimiyeti altında yaşadı. Fakat, müslümanlar sanki orada hiç yaşamamış gibi 600 yıl sonra İspanya 'yı terk ettiler. 

Bu 600 yıllık süreç içinde içlerinden birisi "Biz, burayı müslümanlar olarak tamamen terk edeceğiz!" deseydi şöyle bir cevap alması muhtemeldi, "hadi canım sende!  Hiç öyle bir şey olur mu? 

Ama oldu işte!  Katolik kral Ferdinand, binlerce müslümanı kılıçtan geçirdi!... Müslümanlar, hazin bir şekilde İspanya 'yı terk ettiler!... 

Mevlana diyor ki ;" olmaz dediğin ne varsa hepsi olur, düşmem der düşersin, şaşmam der şaşarsın,  öldüm der durur gene de yaşarsın!" 

İspanya'dan ayrılan müslümanlar daha sonra bir daha güçlenip geri dönme şansları olmadı!... 

Ülkemiz 1970-1980 yılları arasında, gene ülkemiz insanları arasında müthiş bir sağ - sol kavgası vardı. Arkadaş arkadaşa, akraba akrabaya düşmandı.  Her gün onlarca cinayet işleniyor, ülkemiz komünizme doğru gidiyordu. O esnada sokakta gezen Sıradan insanımızın bazıları şöyle diyordu. "Olur mu hiç?  Türkiye 'ye komünizm gelir mi? Türkiye' ye komünizm gelmez, gelemez!".  Vatandaş bu ifadeyi kullanırken bir şey bildiğinden değil, ezbere ve hamaset duygularıyla bu sözleri söylüyordu. 

Evet, gerçekten önlem alınmasaydı böyle bir tehlike söz konusuydu! 

Filistin, dolayısıyla Gazze için de buna benzer teselli düşünce ve söylemleri söz konusu. 

" Filistin'de şurayı aldılar ama şu tarafı asla alamazlar!  Bu mümkün değil! yoksa 3. Dünya savaşı çıkar, şurası kırmızı çizgimizdir, öteye geçemezler beriye gelemezler" v. s bunlar hep "Yok canım, olmaz öyle! Bu mümkün değil!"  tesellileridir. Tarih tekerrürden ibarettir. 

Gazze 'de soykırım ve insanlık dramı yaşanıyorken taa! uzaklardaki Kolombiya cumhurbaşkanı Gustavo Petro, Birleşmiş Milletler'e Gazze çağrı sında bulundu. Petro, Kolombiya olarak Gazze'ye asker gönderme konusunda hazır olduklarını belirterek barış gücünün oluşturulmasını istiyorken, tüm İslam alemi, 50 tane İslam devleti birbirlerine "Önden siz buyurun efendim! Hayır, reca ederim asıl önden siz buyurun! Ben arkadan geliyorum!.."  Bir diğeri "Aman üstüme iyilik sağlık, bizim çocuklar biraz üşütmüş onlara bakmam lazım bir diğeri ben daha çok gencim! Yaşamam lazım! 

Bir diğeri," Ye! iç! yat!  Kimsenin işine karışman! "diyor...   İslam aleminin yapması gereken, üstelik  hem fiziken, hem ruhen yakın olduğumuz coğrafya ya, taa uzaklardan, çok ta gelişmemiş bir ülke sahip çıkıyor!  Bu manzara karşısında başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz lazım! 

İslam alemi, yüzyılın katliamına, şu kadar sargı bezi, şu kadar tendürdiyot, şu kadar yanık merhemi gönderdik diye kendi kendilerini teselli etmektedir.....