Bugün, 21 Kasım 2024 Perşembe

Abdulkadir DEMİR


YORULDUK ÜSTADIM

YORULDUK ÜSTADIM


 

Öylece oturarak yorulduk. Bir tutam şefkat aramaktan, vefa yoksulluğundan, insanları seyretmekten ve insanlığı gözlemekten yorulduk.

 Çok severek haddimizi aşıyoruz üstadım. Ya yanlış zamanın insanlarıyız, ya da insanlık için yanlış bir zamandayız.

(Nuri Pakdil)

 

İnsanlar en büyük kazıkları en çok sevdiklerinden  yerler.. En derin yaraları yakınındakilerden alırlar..

Peki niye..?

Bunun cevabını Atâullah İskenderî  hazretleri şu şekilde vermiş;

"İnsanlara bağlanıp kalmayasın diye, 

seni onların eziyetine maruz bıraktı... 

Hiçbir şey seni O'ndan alıkoymasın diye 

herşeyden sıkılmanı istedi..."

 

'İnsan-olmaktan niçin nefret ediyorlar?'

"Sınır (=insanlık) bir kere çiğnendi mi, çiğnenecek başka bir sınır kalmaz" demişti Heidegger;

çok daha önce Fahreddin Râzî:

"Hukuksuzluğun ve ahlaksızlığın en önemli göstergesi, kişilerin birbirlerini gerekçesiz öldürmeye başlamalarıdır.

Hukukun ve ahlâkın bulunmadığı bir ortamda da kişinin ne kendisi ne de sevdikleri güvende olur." tespitinde bulunmuştu.

Gerçekten  güvende değiliz.

Ne maddî güvenlik (emân) ne de manevî (=anlam-değer dünyası) güvenlik(îmân) kaldı.

 

Yiğidin gözü, sadece sütsüzden ve soysuzdan yılar!

Çünkü ne yapılacağını kestiremez!

Haksız da sayılmaz:

Ali sanar, yezit çıkar!

 

İnsanlar düzlüğe çıkınca sizinle aştıkları yokuşları unuturlar.

İhtiyaçtan doğan sadakat, sadakat değildir.

İnsanların size olan ihtiyaçları bittiğinde, sadakatleri de biter.

Çünkü minnet duygusu taşınamayacak kadar ağır bir yüktür.

Bir insana ihtiyacınız bittiği halde, değer vermek kıymetini bilmek ve vefa göstermek ruhtaki asaletin ve karakterin ortaya dökülüş biçimidir.

Bu kimseye sonradan öğretilemez.

Ya vardır ruhunda ya da yoktur.

Vefa asaletten gelir.

 

ET PARÇASI

Âkil olduğu halde Bâliğ

Olmayan insanlar vardır.

Âkil-Bâliğ olmamış nice

Seksenlik ihtiyarlar görürsün!

 

İnsanın aradığı İslâm, 

İslâm’ın aradığı da insandır! 

İkisinin buluşmasına İman, 

İslam’ı yaşamasına Amel, 

İslam’ı bilmesine İlim, 

Tanımasına İrfân, 

Bilinçlenmesine Takva, 

Görmesine İhsân denir.

 

İslam’ın hayrânı olmak;

Tribünlerden slogan atmak,

Karşıdan bakmak demektir. 

İslam’ın adamı olmak ise;

Sahada ter dökmektir.

 

 Vücutta bir et parçası vardır.

 Allah’ı konuk eden, “Kalptir.”

O bozulursa, insan bozulur. 

Bir göğüste, iki kalp yaratmadı.

 

Orada ya Allah olacak,

Ya da başka şeyler! 

Ya Beytullahtır, 

Ya da beytüş-şeytan, 

Beytül makam, beytülmal, 

Beytüş-şehvettir!

 

İNSANLIK ÜÇ GRUPTUR: 

YAL EHLİ! Yeme içme ve haz bol, haram normal, hesap, çıkar-menfaat tam tekmil!..

KÂL EHLİ! Sadece lâfını eder, konuşur ama yapmaz, teori sağlam pratik sıfır, yalanı bol!..

HÂL EHLİ! Ahlâklı, az yer, az konuşur, söylediğini yapar, dertlidir, adamdır!.

 

Hayatın ve mematın bütün fitnelerinden Rabbim bizi korusun.

İmanımız daim, amellerimiz salih olsun.

Sıhhat ve afiyetimiz devamlı, günahlarımız mağfur olsun.

Hayırlar işlemeye muvaffak olmanız dileği ile,  HAYIRLI CUMALAR..