Mehmet Ali AYDIN

Tarih: 08.04.2021 09:03

ZÜNNUN-İ MISRI’DEN ÖĞÜTLER

Facebook Twitter Linked-in

“Yazıklar olsun, yazıklar olsun şu beş şeye müptela olana: (Her türlü hayırdan) mahrumiyet, isyan içinde bulunmak, ilahi yardımdan mahrum bırakılmak, Allah’ın gazabını çeken bir şeyi nefsin güzel bulması, yaptığı şeylerle insanları küçük görüp onları incitmek.”

“Beş şey vardır ki çirkinin çirkinidir: Hoş olmayan işler yapmak, kötü amellerde bulunmak, günah ve suçlardan oluşan ağır yükü sırtlamak, Allah’ın hoşnut olmayacağı bir şekilde inşaların ayıplarını tecessüs etmek (öğrenmeye çalışmak), Allah’ın hoş görmediği bir biçimde O’nunla çekişmek.”

“Şu on şeyde samimi olana müjdeler olsun. Ne mutlu o kişiye ki, ilminde, amelinde, sevgisinde, nefretinde, almasında, vermesinde, konuşmasında, susmasında, sözünde ve fiilinde hep samimidir.”

“Bilmiş ol ki helal mal elde etmenin yolu beştir: Doğruluktan ayrılmadan yapılan ticaret, hakkını vererek yapılan zanaat (meslek), kara ve deniz avı, helal yoldan kazanılmış mala varis olmak, sevip razı olduğun yerden gelen hediye.”

“Şu beş şey hariç diğer dünyalıklar fazlalıktır: Seni doyuracak kadar ekmek, kandıracak kadar su, soğuktan ve sıcaktan koruyup örtecek elbise, başını sokup sığınabileceğin bir ev ve amel edeceğin ilim. Bunlardan fazlası fuzulidir.”

“Rahat şu beş şeydedir: Kötü arkadaşları terk etmek, dünyaya rağbet etmemek, sükuti olmak, insanların görmediği zamanlarda taatin (ibadet) tadına varmak, Allah’ın kullarını tahkir edip incitmemek, hatta asi birini bile küçük görüp ayıplamamak. Bunlara riayet ettiğin zaman şu beş kötü hasletten (huy) kurtulursun: münazara, cedel, riya, süse önem vermek ve makam sevgisi.”

“Kalpteki düşünceleri belli bir noktada toplamak şu beş şeye riayetle mümkündür: Allah Teala’dan başka her şeyden ilgiyi kesmek, hesabı olacak her türlü lezzeti terk etmek, dosta ve düşmana sıkıntı vermemek, yükünü hafifletmek ve biriktirmeyi terk etmek.”

“Alim olan kişi şu beş şeyden sakınır: Kaybolacak bir nimetten, inecek bir beladan, ani ölümden, öldürücü fitneden, istikrar bulduktan sonra ayağının kaymasından.”

“Kardeşim, biliyorum ki, İslam’dan daha üstün bir şeref, takvadan daha kıymetli bir üstünlük ölçüsü, veradan daha sağlam bir bağ, tevbeden daha etkili bir şefaatçi, afiyetten daha değerli bir libas, selametten daha koruyucu bir yol, kanaatten daha değerli bir hazine, olana razı olmaktan daha değerli bir servet yoktur. Azığını yetecek oranda tutan rahata kavuşur. Rağbet ve düşkünlük göstermek, yorgun kapısını açan anahtar, bitkinliğe götüren binittir. Hırs, daima insanı günaha çağırır. Açgözlülük her türlü ayıbı içinde saklar. Nice tamah vardır, yalancıdır. Nice emel vardır, zarara götürür. Nice ümit vardır, mahrumiyet kapısını açar. Nice karlı görünen işin sonu hüsrandır.”

“Hak ile sohbetin, O’nun emrine muvafakat tarzında, halk ile sohbetin onlara öğüt ve nasihat türünde, nefis ile sohbetin ona muhalefet şeklinde, şeytanla beraberliğin ona düşmanlık tarzında olsun.”

İnsanların ayıpları kendi ayıbınla meşgul olmana engel olmasın. Onların ayıpları ile uğraşıp da kendini unutma. Sen onların murakıbı değilsin.”


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —