7 Haziran seçimleri-nin üzerinden bir ay gibi bir zaman geçti. Seçimlerin sonuç-ları da bize tek parti iktidarı değil, bir koalisyon hükümeti kurulacağını işaret etti.
Buradan hareketle seçimden galip çıkan partiler (her ne hikmetse seçimi mevcut iktidar kaybetti, diğerlerinin hepsi kazandı) koalisyon için şartlarını ve kırmızıçizgilerini (o neyse artık) bir bir ortaya koymaya başladılar.
Aslında ileri sürdükleri şartlar ve kırmızıçizgiler ben oynamıyorum (!) bana ne, bana ne demekten başka bir anlama gelmiyor. Kısacası koalisyon kurmamak ve koalisyona katılmamak için hangi şartlar gerekiyorsa onu ortaya koyuyorlar.
Arkasından bir “biz taşın altına elimizi koyarız, ülkeyi hükümetsiz bırakmayız” demeleri de yok mu? İnsanın içini ferahlatıyor.
Mübarekler öyle şartlar ortaya koyuyorlar ki akla ziyan.
ele bir ana muhalefet partimiz var ki, müzmin kronik vaka, 1950den beri girdiği seçimlerden (Darbe dönemleri hariç) hiç birini kazanamamış ve tek başına iktidara gelememişler. İktidar ortağı olmaya çöl bitkilerinin suya ihtiyacından fazla muhtaç olduğu halde, koalisyona girmek için ileri sürdüğü şarlara bakarsanız, seçimleri kaybetmemiş ve tek o kazanmış gibi hareket ediyor.
İleri sürdüğü şartlarda seçimlerden önce tek başına iktidara gelirse halka vaat ettiği şeyler. Yani ortağına bir şey bırakmıyor, hep benim dediklerim olacak diyor. Yani kendinse hükümet kuracak ortak yada ortaklar aramıyor, koltuk değneği arıyor.
Siz olsanız CHP’ye koltuk değneği olur musunuz?
Vaatleri ve şartları da kendi tek başına iktidara gelse dahi yerine getirmesi mümkün olmayan şeyler. Uçuk-kaçık vaatler.
Hele bir isteği var ki, akla ziyan. MHP’ye koalisyon kuralım Başbakan Bahçeli olsun diyor, Ak Partiye koalisyon kurarız ama Başbakan Kılıçdaroğlu olsun diyor. İnsanın gülesi geliyor ama gülemiyor bile. Çünkü bu şakanın espri tarafı hiç mi hiç yok.
Gelelim bizim MHP’ye, o zaten seçimin hemen akabinde biz ana muhalefet olmak istiyoruz diyerek işin içinden çıktı. Peki, nasıl olacak AKP, CHP, HDP bir araya gelip üçlü koalisyon kuracaklar MHP’de ana muhalefet olacak. Herhalde AKP ve CHP’nin milletvekili toplamı galiba bir hükümet kurmaya yetmiyor da yanına HDP’yi de MHP bonus olarak veriyor.
Aradan biraz zaman geçince çeşitli formüller ortaya atılıyor ama hiç biri rağbet görmeyince bu defa MHP diyor ki, koalisyona girerim ama kırmızıçizgilerim ve şartlarım var. Onlar olmazsa bende yokum diyor. Hele HDP ile bir araya gelmemek mi? Hiç mümkünü yok. Onlarla bir araya gelmemizin bu dünyada mümkünü yok. Çünkü onlar terörist. Onlara oy verenlere saygımız var ama seçtiklerine saygımız yok. Nasıl bir şeyse, seçenler masum seçtikleri terörist.
Burada bir yanlışlık var ama bulabilene helal olsun. Bu arada bunu söylerken HDP’lilerin sütten çıkmış ak kaşık olduğu manası çıkmasın. Ben de onların pozisyonlarının yanlış olduğuna inanıyorum. Bulundukları yeri tam anlamıyla belirlemeleri gerekir. Kimden yana olduklarını tam olarak ortaya koymalılar. Kandil de mi kalacaklar, yoksa Türkiye’ye gelip meşru zeminde mi siyaset yapacaklar karar vermeliler.
Ayrıca onların benim gözümdeki pozisyonları da MHP’nin baktığı açıdan çok farklı değil. Her fırsatta Güney Doğu halkını sokağa sürmeleri ve bu nedenle pek çok masumun kanına girmiş olmaları onların ne kadar masum olduğunu gösteriyor!
HDP’nin koalisyona yaklaşımı da diğer muhalefet partilerinden pek farklı değil. Hatta onlar daha seçimlerden önce AKP ile bir araya gelmelerinin hiç mümkün olmadığını söyleterek AKP ile yapılacak koalisyona daha seçilmeden karşı çıktılar.
MHP’de onları “yok saydığına” göre, onların ortaklık kurabileceği tek parti CHP kalıyor. Ne yazık ki ikisinin koalisyon kurmaları mevcut milletvekili sayılarına göre mümkün değil. Matematik kuralları bunu engelliyor.
Onlarda MHP’yi yok sayıyorlar. Mevcut olan, var olan bir şeyi de yok saymak nasıl bir şeyse, onu da anlamak mümkün değil. Hem varlar hem de yoklar. Çok garip bir durum, çık işin içinden çıkabilirsen.
Mevcut iktidar ise koalisyon görüşmelerinin başlayacağı şu günlerde hiçbir ön şartım, kırmızıçizgim yok. Herkesle oturup konuşurum fakat HDP ile kurmak gibi bir niyetim yok. Çünkü o daha önce bana kapıları kapattı, onlarla nezaketen görüşürüm diyor. Gerçi bana göre kapatmasa da onlarla kurması kendini inkâr anlamına gelirdi.
Gelelim esasa, bu şartlar altında bir birine hasım bu dörtlü içinden bir dostluk kurulur mu?
AKP ile koalisyon kuracak olan parti hangisi olursa olsun seçimden önce söylediği her şeyi yalamış, yutmuş olacak. Ağza gelemeyecek hakareti yaptığı insanlarla aynı masanın etrafında oturacak. Ülkeyi yönetecek. Valla adamada yüz olması gerekir.
Muhalefet partilerinin birbirleri ile kurmalarının da mümkünü yok. AKP’siz bir hükümet kurulması bugün gelinen noktada mümkün değil.
Ayıkla pirincin taşını.
Allah akıl sağlımızı korusun.