Abdulkadir DEMİR

Tarih: 17.12.2025 10:25

DİL ŞUURU VE TÜRKÇENİN ZENGİNLİĞİ

Facebook Twitter Linked-in

 

Türk Dili ve Edebiyat Derneği Ordu Şubesi Başkanı, eğitimci, şair ve ilahiyatçı-yazar Nuri Kahraman’ın öncülüğünde eğitimci ve şair Şenel Özata; şair ve kaptan emeklisi Hüseyin Gürleyik ile beraber Mesudiye ilçemizde Üniversite konferans salonunda Erzurum Türk Dil Edebiyat Şube Başkanı Murat Ertaş’ın vermiş olduğu "UNESCO 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü" münasebetiyle 

“Dil Şuuru ve Türkçenin Zenginliği” konulu konferansa katıldık.

Sayın Kaymakamımıza ve Belediye Başkanımıza ev sahiplikleri için Şükranlarımızı sunarız..

Konuşmada Toplumun kültür ve medeniyetlerinin, yaşayış tarzının ve ihtiyaçlarının dilin gelişimini etkilediği vurgulanmıştır.

Gençler arasında yozlaşmanın önlenmesi, yabancı kelime kullanma özentisinin ortadan kaldırılması ve milli varlığın korunmasında dilin yeri ve önemi konuları ele alınmıştır.

Konferans, bir milletin kültür değerlerini oluşturan, edebiyat, sanat, bilim ve tekniğe ait zenginliklerimizi geçmişten günümüze taşıyan en önemli araçlardan biri olan dilin önemi üzerine odaklanan konferansta iki anektod verilerek konun önemine dair mesaj verilmiştir.

Padişahın rüyası

“Ne söylediğin değil nasıl söylediğin mühimdir.” demiş bilge kişiler. Akılla ölçüp tartarak, kalp süzgecinden geçirerek söylemek gerek sözü ki, kimseyi incitmesin, kimse incinmesin.

Padişahın biri rüyasında dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü görür. Rüyadan çok etkilenir ve tabir etmeleri için ülkenin en mahir rüya tabircilerini çağırtır sarayına. Rüyayı anlattığı tabircilerden birisi, “Efendim, o kadar uzun yaşayacaksınız ki, bütün oğullarınızın ölümlerini göreceksiniz.” Padişah, oğullarının ölümünden söz eden tabircinin sözlerinden öfkelenir ve muhafızlarına onu zindana atmalarını emreder. Sonra başka bir tabirciye anlatır rüyasını. Bu seferki tabirci, “Sultanım” der, “Allah size o kadar bereketli ve uzun bir ömür verecek ki, evlatlarınızın hepsinin mutluluklarını göreceksiniz ve hepsinden uzun yaşayacaksınız.” Sultan bu habere çok sevinir ve tabirciye kese kese altın ihsan eder.

Bu kıssadan hisse; sözü akıl ve kalbin süzgecinden geçirerek söylemeli 

“DOĞUŞTAN KÖR”

Bir bahar günü kör bir adam dilencilik yapıyormuş. Dizlerinin üzerindeki tabelada ise büyük harflerle “DOĞUŞTAN KÖR” yazılı imiş. Köprüden geçen bir çok insan bu acıklı manzaraya rağmen dilenciye para vermeden köprüden geçip giderken bir reklamcı durumu görmüş. Dilencinin dizleri üzerindeki “DOĞUŞTAN KÖR” yazılı tabelayı eline almış, arkasını çevirip bir şeyler yazdıktan sonra tekrar dilencinin dizlerine bırakmış. Ve ne olduysa o yazıdan sonra olmuş... Köprüden geçen ve tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes dilencinin önündeki şapkaya para atmaya başlamış. Reklamcının yazdığı o tek cümle dilencinin şapkasının para ile dolup taşmasını sağlamış. Ne mi yazmış reklamcı tabelaya: "GÜZEL BİR BAHAR GÜNÜ, AMA BEN BAHARI GÖREMİYORUM.."

Bu kıssadan hisse: Önemli olan, anlatılmak istenen şeyi en iyi şekilde anlatmak olduğuna göre; Her şeyin daha iyi anlatılabileceği bir yol vardır. Yeter ki onu bulmaya, uygulamaya ve ufkumuzu bu doğrultuda  genişletmeye uğraşalım..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —