Mehmet Ali AYDIN

Tarih: 06.08.2019 09:20

GAMMAZLIĞIN SONU

Facebook Twitter Linked-in

Hayvanların padişahı olan arslan bir gün hastalanır; civarında bütün hayvanlar ziyarete gelip, geçmiş olsun derler. Yalnız tilki bu ziyareti ihmal eder. Kurt aslanın farkında olmadığını anlayarak ve ona yaranmak için durumdan kendisini haberdar eder.

Arslan kurda dönerek: ”Tilki geldiği zaman bana hatırlat” diye tembih eder. Hastalık geçtikten bir müddet sonra tilki çıkagelir. Kurdun hatırlatması ile arslan kendisinden hesap sora. Tilki kimin gammazlık ettiğini gayet iyi tahmin ederek: “Sizin için ilaç soruşturuyordum, bu sebeple daha erken gelemedim” diye özür beyan eder. 

Arslan ilacı bulup bulmadığını sorunca: Tilki: ”Kurdun inciğinden uzunlamasına alınacak bir parça et hastalığa birebir gelirmiş” diye cevap verir. Bunun üzerine arslan, kurdun inciğine pençe atarak oradan bir miktar et koparır. Tilki usulca kurdun yanına sokularak: “Ey kırmızı çarıklı! Bir daha gammazlık yapma, olmaz mı? Diye ihtarda bulunur.

Gammazlık insanlar içinde geçerli olan marazi bir hastalıktır. Çoğu zaman hepimiz bunu bilerek yâda bilmeyerek yaparız. Birine yaranmak, şirin görünmek, bulunduğumuz makam ve mevkide yükselmek, insanların arasını açarak onları birbirine düşürmek için bu yola başvuranımız hiç de azımsanamayacak kadar çoktur.

Hâlbuki birine yağ yakmak ve gözüne girmek için bir başka insanı feda ettiğimizin farkında olmayız. Olsak da bile sırf kendi çıkarımız uğruna onu feda ederiz. Ne yazık ki günümüzde bunun örnekleri gittikçe çoğalmakta, toplum ahlaki anlamda gittikçe çürümekte ve kokuşmaktadır.

Hikâyede tilki kurnaz bir hayvan ve dolayısıyla kendisine yapılan gammazlığın farkına varıp, kurdun cezalandırılmasını sağlıyorsa da gerçek hayatta bu çoğu zaman böyle olmamakta, insanlar gammazların, kendilerine iyilik yaptığını zannederek çoğu zaman mükâfatlandırmaktadırlar. Gammazlayan karşılığını almakta, gammazlanan ise ne yazık ki gözden düşmekte ve belki de hak ettiğini alamamaktadır. 

Sonucunda ehil olmayanlar göze girmekte, ehil olanlar ise ne yazık ki kaybetmektedir.

Dinimizde de, bunun yeri yoktur, ahlakımızda da yeri yoktur. Dinimiz gıybet, dedikodu ve arakadan konuşma gibi davranışları yasaklamış ve bunları kul hakkını ihlal olarak görmüştür. Hepimizin malumu olduğu üzere; kul hakkı ile ahirete göçen, bunu helal ettirmedikten sonra cennete giremeyecektir.

Küçük bir dünyalık menfaat için ahiretini yakmak diye buna denir. Siz siz, olun bu tür davranışlardan kaçının. Belli mi olur; bir gün gelir birisi de sizi gammazlar ve “ektiğinizi biçersiniz”.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —