Abdulkadir DEMİR

Tarih: 19.09.2025 10:54

GÜNÜMÜZE  IŞIK TUTAN TESBİT VE TEŞHİSLERE BİR UFUK TURU

Facebook Twitter Linked-in

 

Lanetyahu demiş ki; "Elinizde tuttuğunuz telefonlar, yediğiniz gıda, aldığınız ilaç, hatta çeri domatesine kadar hepsi bizim bir parçamız"

Keşke bu kadar olsaydı. Devletler, halkı Müslüman olan ülkeler, yöneticileri, ordular, silahlar, siyaset her yerde siyonist işgal var.

Ayçin Kantaroğlu'nun dediği gibi işgale uğramayan bir tek Gazze kaldı...

Gazze işgali olmasaydı insanlık uğradığı işgalin boyutlarını anlayamayacaktı.

Bu arada Bütün dünyayı dize getiren Siyonizm Haması dize getiremedi bu dert de onları kahredecek inşallah Gönlümüzdeki taşlardan putlar diktik. Adı "rızık kaygısı" olan, adı "ama" olan, adı "konfor" olan, adı "kolej" olan, adı "ihale" olan, adı "yapamayız" olan, adı "çanta" olan, adı "tatil" olan...

Umutlarımızın göğüne duvarlar ördük. Adı "imkansız" olan, adı "zor" olan, adı "risk" olan, adı "tehlike" olan, adı "başarısızlık" olan, adı "yetersizlik" olan, adı "güçsüzlük" olan, adı "çaresizlik" olan...

Bize bir Musa lazım çöllerimizden yol çıkaran. Bize bir Yusuf gerek kuyulardan yıldızlara bakan.

Bize bir İbrahim gerekiyor içimizdeki putları yıkan. Sonra etrafa dağılan taşlara yeni isimler koymak gerekiyor.

Adı "kıyam" olan, adı "mücadele" olan, adı "direniş" olan, adı "vahdet" olan, adı "insanlık" olan birçok taşı elimize alıp aynı anda hep beraber aynı yöne doğru atmamız gerekiyor.

Benim taşımın şekli kaleme benzesin, senin taşının rengi uçağa. Benim taşım bir şeyler çiziktirsin, senin taşın bir şeyler üretsin. Bazısının taşı güzel kek çırpsın, harika sofralar kursun ailesine; bazısının taşı baret taksın kafasına.

Benim kalbim insanları anlasın, senin aklın rakamları. Benim ellerim ağaç budasın, senin ellerin devre kursun. Bazılarımız çay demlesin misafire, bazılarımız yangın söndürsün cesaretle.

Bazı taşlar okula gitsin, bazı taşlar askere. Bazı taşlar ellerini açsın, seccadelerini ıslatsın seher vakitlerinde.

Bir taş atalım ve her bir taşa bir isim takalım...

Hangi atılacak taş olacaksak, taşların içinde en iyi taş biz olalım.

Küresel intifada başlatalım.

Formülleri ezberleyen değil, keşfeden olalım. Mahkemelerin kapısında değil, kürsüsünde olalım. Tankların önünde değil, içinde olalım. Uçakların hedefinde olan değil, uçaklara yön veren olalım. Bir taş alalım elimize ve o taş biz olalım ki, silahların nişan aldığı değil, silahları üreten olalım.

O zaman çocuklarımızın ölüleri bir sayı değeri olmaktan kurtulur belki. Belki o zaman tarihi yeniden avuçlarımıza alır, yüzlerine doğru fırlatırız.

Musa'nın asasına muhtaç günlerimizde, kendi öksüz değneğimizi sağlam bir iradeyle tutmaktan başka çaremiz yok.

Bir balta alalım elimize, adı İbrahim olan. Mahkeme kapısında değil kürsüsünde olalım,uçağın hedefinde değil içinde olalım  diyeni hep sindirdiler birileri.soğanlı çiçekler misali onlar yok ettik zannetselerde hep ama hep yine yeşerdi umutlar. Adı İskilipi oldu Şalcı bacı oldu Menderes oldu Erbakan oldu. Oldu işte.......olacaklarada bereket olsun....

Nuh (a.s.) kavmine, “Rabbinizden bağışlanma dileyin; O, çok bağışlayıcıdır. Bağışlanma dileyin ki üzerinizden bol bol yağmur indirsin. Mallar ve çocuklar vererek sizi desteklesin, size bahçeler versin ve sizin için ırmaklar akıtsın.” (Nuh,10-12) şeklinde seslenmişti.

‎Hz. Ömer’in (r.a.) yağmur duasına çıktığı zaman bu ayete işaret ederek sadece istiğfar ettiği anlatılır.

‎İmtihan dünyasındayız. ‎Rabbimiz; bizi korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden mahrum etmek suretiyle deneyebileceğini haber veriyor.

‎Tabi tutulduğumuz imtihanlarda ve başımıza gelen sıkıntılarda alınması gereken tüm maddi tedbirler; başvurulması gereken bütün çarelerin yanında ihmal etmememiz gereken bir hakikat daha var: “İstiğfar”

‎İstiğfar ihmal edilmemeli…

‎“Sen içlerinde oldukça Allah onlara azap etmez, istiğfar etmeye devam ettikleri müddetçe de Allah onlara azap edecek değildir.” (Enfal, 33)

‎İstiğfar ihmal edilmemeli… ‎Başkasının hakkına dokunarak kirlenen eller için istiğfar edilmeli.

‎Harama bakarak kararan gözler için istiğfar edilmeli. ‎Gayri meşru yollardan kazanılarak yutulan lokmalar için istiğfar edilmeli. ‎Secdesiz kalarak güneşin üzerimize doğduğu her gün için istiğfar edilmeli. ‎Ölmüş kardeşinin etini yiyen diller için istiğfar edilmeli. ‎Tokluktan yağ bağlarken bir yanımız diğer yanımızda açlıktan ölenlerimiz için istiğfar edilmeli. ‎Gazze’nin zalim bombalar altında can veren masumları için istiğfar edilmeli! ‎Dünya istiğfar etmeli…

‎Cesetleri deniz kıyılarında toplanan körpe yavrular için istiğfar etmeli. ‎Kaynakları sömürüldüğü için mülteci olan gençler için istiğfar edilmeli.  ‎Kırdığımız kalpler için istiğfar etmeliyiz.

‎El uzatmadığımız için uyuşturucunun, bağımlılığın, çirkefin eline düşen çocuklar için istiğfar etmeliyiz…

‎Tanıtamadığımız için âlemlere rahmet olanı, sahte sevgilerin kurbanı olanlar için istiğfar etmeliyiz.

‎Nasıl bakarız yüzlerine masum bebelerin mahşer günü?

‎Ne cevap veririz, “neredeydiniz?” dediklerinde? ‎İstiğfar vakti…‎“Geceleri az uyur muttakiler.”

‎“Seherlerde istiğfar ederler.” ‎Bağışla bizi Rabbimiz… ‎Rahmetinle kuşat bizi… “Bize güç yetiremeyeceğimiz, taşıyamayacağımız yükler yükleme” “Bizi affet…” ‎Ve bize yardım et!

HAYIRLI CUMALAR


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —